14 Eylül 2009

Yazıya yaptığım yorumu blog yaptım.

14 Eylül 2009
Önce televizyon dizileriyle, Türkiye'nin büyük kısmını oluşturan televizyon kitlesinin beyinlerini yıkamaya ve tarafsız haber görmemeye başlar olduk.Küçük bir böcek gibi her istenileni yapan moronlar topluluğu insanları,direk kaynar kazana atmadılar.Önce kazana atıp suyu yavaş yavaş kaynattılar,evet bunu yaptılar.Düşüncelerini adeta yılanın zehiri gibi içimize akıttılar.Önceden dini kanallar haricinde tv programlarında ne türbanlı bayana ne de din adamı diye nitelendirilen şahısların verdiği fetvalarla kaşılaşılırdı, ramazan ayında çok daha artış olsa da ay öncesinde sıkça bu kategoride insanlar görüyor olup'Neden kimse rahatsız olmuyor' diye düşünüp, farkındalıklarımızın azaldığı,farkedilen ve 'Dur!' dememiz gereken şeylere de zamanla alıştırılıp,normallikçerçevesinde değerlendirmeye zorlanılan bizi koyun küsürü haline getirdiklerine mi yansam. Yoksa; Vahşi bir cinayete kurban giden bir gencin katillerine gereken cezayı vermekten aciz otoritelerin “kızlarına sahip çıksalardı” (bkz: Celaalettin Cerrah), “ya davulcuya, ya zurnacıya” (bkz:Recep Tayip Erdoğan) tarzı demeçlerine; yegane suçları yılbaşını diledikleri gibi kutlamak olan üniversite öğrencilerin zehirlenmesinin sorumluluğunu adeta örtercesine sarfedilen “gençler yarıçıplak vaziyetteydi” gibi aşağılık zırvalara (bkz: Veysel Karani Demir); zaten daima hor görülmüş olan eşcinsel vatandaşlara vurulan “eşcinseller de eşitlik istiyor, verecek miyiz? tabii ki vermeyeceğiz!” minvalindeki darbelere (bkz: Burhan Kuzu); kendi taraflarından olmayanlar bir felakete kurban gittiğinde “7.4 yetmedi mi?”, “allah cezalandırdı” – kuran kursu binasi çökmesi sonucu ölen çocuklar için ise “allah yolundaki şehitler”, “boyunlarını uzatmış kurbanlar” (bkz: http://www.herkul.org/...li/index.php?article_id=6041 ) tipi tiksindirici dinci yakıştırmalara; “din elden gidiyor” döviziyle yola çıkanların katliamlarına (bkz: Madımak), (bkz: 18 Nisan 2007 Malatya yayınevi baskını), (bkz: Turan Dursun), (bkz: Bahriye Üçok) (bkz: saydıkça bitmemesinden dolayı yazamadığım daha niceleri); güvercinlere kıyabilen katillere yakılmış dini motifli pseudo-şiirlere (bkz:plan yapmayın plan); bir yandan evrim teorisinin her yönden sansürlenmesine (bkz: Bilim ve teknikte Darwin'e sansür!), (bkz:Bu site mahkeme kararı ile engellenmiştir) – diğer yandan ağız ishalinden muzdarip mantık düşmanı şarlatanların (bkz: Adnan Otar) ulusal bir kanalda (bkz: Habertürk) boy gösterebilmelerine; din sömürücülerinin kazıklarına (bkz:Yeşil Sermaye), (bkz:Deniz feneri); ülkenin başındaki şahısların eşlerinin “örtündüğümde intihar edecektim” (bkz: Emine Erdoğan), “15 yaşında evlenmemle örtündüm ve okulumu yarıda bırakmak zorunda kaldım” (bkz: Hayünisa Gül) gibi itiraflara; nüfus cüzdanındaki ‘din hanesi’, okullardaki zorunlu din dersleri gibi saçma uygulamalara mı?

1 Adet Geveze:

suicidallegacy dedi ki...

güzel bi yazı olmuş.hepsine tek tek yanmak lazım ama şöyle tehlikeli bi durum var bu !yandığın' şeyler devletin resmi paradigması haline geldiği için bazıları -bu zihniyet iktidarı teslim etsede- kökleşip o sistemin içerisinde kendini var edicek.ha ne zamana kadar var edicek?onunda cevabı şu galiba ekonomik anlamda sistemden yeterli payı aldıklarını düşündükleri zaman kadar.onunda sonu yok heralde ya da ben göremiyorum şimdilik maalesef.