26 Ekim 2009

Okumasanda olur.

26 Ekim 2009
Mani ilacımı içmeyeceğimi söylemiştim.
Kararlıydım, yaptım ama başarılı olamadım.
Kalp atışlarımın hızlanmasına nefes almada güçlük çekmeme ve el titremelerime daha fazla dayanamayacağıma karar verip dün gece 3 sularında lamictalim'i içtim.
İlacı geç içmenin bünyeyi sarstığına bugün bir kez daha şahit oldum.
Uyku ilacımı da geç içtiğim için, bugün gittiğim kafede salya sümük uyumuşum.
Orda çalışan elemanların dürtmesiyle uyandım.
Resmen ağızımın suları akmış böyle:D
Ben hiç bu biçim kana kana uyuduğumu hatırlamam:D
Bugün iğrençliğim hat saffadaydı.
Mazur görün.

25 Ekim 2009

jeu passionnant se poursuit la ligue

25 Ekim 2009
Faire fourte!
trois-une.

Kırmızı prezervatifli kız.

Klasik bir masalı modern bir hale çevirdim.
Başlık oldu sana kondom:D
Başlıksız yazı, kondomsuz bir penis gibidir.
Korunmasız sex tehlikelidir.Yeni bir canlı dünyaya getirme ihtimaliniz vardır.
Başlıksız bir yazdıda konudan konuya atlayıp yeni temalar yaratabilirsiniz.
Yukarıdaki başlık, kondom ve prezervatifte söz sanatları kullanılmıştır.
Mani ilacımı bırakmayı düşünüyorum.
Ben gayet iyiyim.
Ama 2 hafta sonra konrole gidicem, içmediğimi anlar mı acaba:S
Hiç olmadık bi zamanda olmadık bi yerde olmadık bir şekilde karşınıza mucizeler çıkar ya işte öyle oldu benimki.
Daha önceki bloglarımada bahsettiğim kadim dostum Emel'le inanılmaz deşarj olduk, son bir hafta içersinde.
Hayatın felsefesini çözdük.
Yetmedi sağlamasını yaptık.
Ve tabiki doğruydu.
Bir kaç kişi aşk-ı ilan edip beklenti içerisinde bulundular ama malesef hayal kırıklığına uğradılar.
Bu mani ilacı benim çılgınlıklarımı yok ediyor.
Kendimi çok yaşlı olgun hissediyorum.Çünkü uçuk olarak tabir edilen davranışlarımdan eser yok.
Manide artan cinsel istek, ilaçlarla kayboluyo lanD:
Aşırı güzelleştim bu ara
Ne giysem yakışıyor yahu.
Of midemde kuş sesleri ötüyor.
Acayip yetenekliyim bu sıralar okuyucu.
Gerçi her zaman öyleydim.
İtü'deki hocalardan tebrikler yağıyor.
Yeni dövme yaptırmayı düşünüyorum.
Göğüs ucuma yaptırdığım piercingin kenarlarında kabuklar oluşuyo arada.
İltihabik bir durum mu acaba?
Bence öyledir.
Acık yara.Vücudun kabul edemiyeceği bir metal parçası.
Cevabını bildiğim bir soruyu size niye soruyorsam.
Siz kimsiniz lan.
Popomun ortasından çıkan hava kabarcığı.
Kıskanmayı kesin artık.
Kötü düşüncelerinizi geri yolluyorum kıçınızla yer değiştirmiş olan beyninize.
Bağırsak beyinliler.
Beyin kıvrımlarınızdan çıkartabildiğiniz tek şey bok yığınları.

22 Ekim 2009

Şu navigasyon olayı beni bitirdi:D

22 Ekim 2009
Efendim şimdi babam dişçi sıfatını kenara bırakıp, Antalya'ya kafa dinlemeye gidiyor.
Yarın ilk uçakla hooop Antalya.
Sonra hooop İstanbul.
Bende evde öyle tek takılcam yarın ki derse gitmezsem.Gidip gitmeme ikilemini yaşıyorum.Uykuya ihtiyacım var.Uyuyamıyorum.
Navigasyona gelelim şimdi. Daha önceki blogumda psikiyatrıma gideceğimi söylemiştim.
Suat (Babamın Antalya'dan arkadaşı) beni hastaneye götürdü kontrol için.
Navigasyona adresi girdik.
Operatör sesi düşün okuyucu, öyle keskin ve net bir ses.(robot gibi)
3 metre sonra sağa dön.
İlk kavşaktan dön.On metre sonra tekrar sağa.
Dönersek yol çalışmasının ortasında bulucaz kendimizi.
Bizde yol değiştirdik.
Kadın 'tekrar hesaplıyor' diyerek aptal tariflerine başladı:D
Ama sesi o kadar komik ki anlatamam.
Sonrada ulan karı karşında 40 yıllık şöför var sen kime yol öğretiyosun dedik ve kapadık cihazı.
Tabi Suat havalarda tabi ben bilmiyecem de kim bilecek filan.
Sonra n'oluyor, kayboluyoruz.
Ardından yolu sorarak buluyoruz.
Suatın süksesi yerlerde:D
Onun gırgırını yaptık.
Aldın mı Suat:D Kapadın beni yolu nah bulursun.Sorarak benim X modelimde yolu bulur:D
Suat arabanın kapısını aç.
Suat arabadan in.
Suat 10 adım at ve merdivenlerden çık.
Suat kapıyı aç ve içeri gir
Yanına Goshenit*'i almayıda unutma.
ahgwah
Neyse girdim muayene oldum.
Kendimi iyi hissediyordum.
Mani dönemindeymişim.
Bide dsyrel diye bi ilaç kullanıyordum.Lityumu etkileyen bir ilaçmış.
Onu bıraktırdı.
(Bana dsyrel'i bipolar olduğum ortaya çıkmadan önceki psikiyatrım vermişti.)
Seroquel diye bir ilaç verdi.
Bide Lamictalin dozunu arttırdı.Citolesi maniyi azdırır diye düşürdü antidepresan olduğu için depresyon kaybolunca taşkınlık dönemi başlıyor ya ondan.
Öyle işte.

21 Ekim 2009

Sevdim.

21 Ekim 2009
Öyle dudak büküp hor gözle bakma
Bırak küçük dağlar yerinde dursun
Çoktan unuturdum ben seni çoktan
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

Güzelsen güzelsin yok mu benzerin
Goncadır ilk hali bütün güllerin
Aklımda kalmazdı yüzün,ellerin
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

Bir gülüşün var ki kaş çatar gibi
En sıcak sözlerin azarlar gibi
Hiç bağlanır mıydım çocuklar gibi
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

Sonunda tuz bastın gönül yarama
Nice dağlar koydun nice arama
Seni terkedip de gitmek var ama
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

19 Ekim 2009

Biri yerime solfej derslerine gidebilir mi?

19 Ekim 2009
Boğazlarım berbat.
Hastahaneye gittim.
Domuz gribi olabilir ihtimaliyle önce kan aldılar, sonra röntgen çektiler sinüs boşlukarım tıkanmış mı diye.
Kan alırken acımadı dersem yalan olur.
Hemoglobin testimde bazı değerlerimde boktan çıkmış.
Zaten kansızlıkta vardı bende bir sürü ilaçla eve geldim.
He bide Lamictal'im bitmişti.
Psikiyatrımı aradım.
'Gribim ben ancak bir kaç gün sonra size gelebilirim, ilaçları alayım mı ben muayene etmediniz ama devam edeyim mi aynı dozlara?' dedim.
'Evet sende bipolar bozukluk var ilaçlarını kesinlikle aksatmaman gerekiyor.Bir kaç gün sonra gel ayar çekeriz dozlarla ilgili' dedi.
Ömür boyu ilaç.
ÖF.
Lityum alıyorum sabah akşam..
İçimde lityum ağacı çıkacak.
Neden iki uçlu duygu durumlarında gidip geliyorum?
Neden böyleyim?
Yaratıcı enerji (sizin tabirinizle allah) neden iyiler kötülerden ders alsın amacıyla birini sağlıklı birini sağlıksız yaratırken, sağlıksız olan neden ben oluyorum?
Neden iyi taraftaki ben olmuyorum ve başkalarından ibret almıyorum.
Bana lisede din derslerinde öğretilen şey şuydu;
Sağlıklı olanlar ibret alsın diye sakatları yaratır allah.
Sizin mantığınızla bakarsak ben niye akıl hastasıyım?
Aptal tanrınız neden beni başka mahluklar ders alsınlar diye piyon olarak kullandı?
Tanrının canı ister yağmur yağar, canı ister insanlar kaza yapar, canı ister adam öldürür.
Bu ne lan o zaman biz kuklayız ve tanrı bizi elleriyle bir o yana bir bu yana sallıyor bazen fırlatıyor, bazen yükseğe çıkartıyor.
Ve o zaman dinlerde anlatılan tanrı merhametlidir ibareside koskoca bir yalandan ibaret.
Bu mu lan adalet!
Bu mu merhamet!
Keyfine göre oynuyo bizle.
Benim tanrım(Yaratıcı enerjim)bu kadar adaletsiz olamaz, bu kadar sadist olamaz, insanların kendi seçemedikleri hayatı kendi seçemedikleri koşullarda yaşamalarını sağlayıp bu yolda hata yapanları yargılayamaz.
Örnek verecek olursam, adam sabancının ya da koçun oğlu olarak doğmuş olsaydı kolejlerde büyüyecek yurt dışlarına master yapmaya gidicek bir kaç dil bilecek altında arabası yatı katı olacak.
Ama bir dilencinin oğlu olarak doğmuş olsaydı.Belki hırsızlık yapacak belki adam dolandıracak belki dilenecekti.
Kendi seçemediğimiz bir hayatta yaptıklarımızı kimse sorgulayamaz.
Bence öbür dünya denilen bir şey yok.
Herkes ettiğini burda buluyor.
Benim tanrım sadist değil.
İnsanları çıkmaza sokup bir şeyleri yapmaya zorlayıp yaptıkdan sonrada keyif sigarasını yakıp (orgazm olmuş bir insan edasıyla)
Pis pis sırıtarak cehennem denilen saçmalığa atmaz.
Hem okullarda neden zorunlu din dersleri var?
Hadi dini geçtim neden sadece islam dini?
Neden diğer dinleride öğrenmiyoruz?
Nerde inanç özgürlüğü?
Okullarda daha ham olan beyinleri zehirliyorlar.
Ayrıca kimlikte daha biz doğmadan belirlenmiş olan din hanesinede karşıyım.
Hani lan özgürlük?
Adamlar biz doğmadan nasıl yaşayacağımıza karar vermişler bile.
Güyya laik bir ülkede yaşıyoruz.
Öf sinirlendim şimdi.
Bak daha çooook tez üretebilirim sana ey müslüman insan hiç bulaşma yani.Göt gibi kalırsın.
Bu söylediklerimi kabullenmek zorunda değilsin.Ama saygı duymak ZORUNDASIN!
Senin inancın sana benim inancım bana.
Zorundasını gözüne soktum dikat ettiysen..
Yetmediyse götünede sokabilirim.
İnanmıyorum lan var mı!
Deist'im ben.
Bazı salaklar msnde ben deistim yazınca msn diliyle yazdığımı zannedip
Ne oldu da değiştin ? diye sormuşlardı.
Değişmedim lan.
Deistim ben deist.
O ne lan.
Dine inanmıyorum yani
Anladım.
Ok by.
Tanrınız böyle düşünenlerin beynini terkoz suyla yıkasında bari bir işe yarasın..
Dünyadaki moronlar temizlensin derneği açıcam.
İlk hedefimiz akp ileriiiiiiiiii!
Add:Domuz gribi değilmişim.

11 Ekim 2009

Sevmeyin beni.

11 Ekim 2009
Sevmeyin beni.
İğrencim yani.
Ben hep böyle dolaşırım pörtleterek gözlerimi.
Küçük çocuklar tırsar benden
O değil de her tarafımdan piercing fışkırdığı zaman harbi korkuyorlardı lan satanist bu diye
Az satanist damgası yemedim..

Rüyanıza gireyim ben.
Siz bahtsız bedevi,
Ben Çölde kutup ayısı
Nası fantazi ama:D
Ardından başka bir rüya görün
Sizde benim gibi gözlerinizi pörtletin.
Sonra gözleriniz yerinden çıksın.
Gözlerinizden kanlar fışkırırken acıdan kendinizi müdafa edemeyip can çekişirken uyanın
birde ne görün?
Altınıza işemişsiniz.
Sidik kokusuyla boğulup ölün.
Erkekseniz pipiniz mantar olsun.
Kadınsanız sonsuza dek regl görün.
'
'
Bi keresinde süt bardağından aldığım 3 yudum sonrasında dilimin üstüne katı bir fazlalık geldi bakmak için elime aldım ve sütte boğulmuş olan sineği gördüm.

Sonra proteindir diye tekrar ağızıma attım yuttum.

Yuh lan manyak mıyım.

Gittim dişlerimi 10 kere fırçaladım ve kendimi kusturmaya çalıştım.
Ama başarılı olamadım.
Malesef sinek aromalı sütü içmiştim ve dönüşü yoktu.
'
Zayıfımdır ben çok.
Bayan kotlarında en küçük beden ve badilerde hep sımol giyerim
El kadar belim var minicik .
Ve olduğum yaştan hep daha küçük zannedilirim.
Hiç bi zaman pantolon giydiğimde dışarıya fışkıran yağlarım olmadı lan:(
Bide psikotiğim ben cidden lafta değil yani bipolar bozukluk var bende.


İlkokulda son dersten beri çişimi tutan ben, arabadan inip eve girene kadar dayanan ama ayakkabı bağı engeline takılıp kapı önünde şır diye altıma kaçırmıştım.


Sonra kış ortasında denize girip millet montla gezerken biz sırılsıklam otobüse binip onlarca kişinin bakışları arasında kahkahalarımıza devam etmiştik.

Ama sonra o hafta ateşler içinde yatmış grip komasına girmiştim.O hafta okula gidememiştim.
Oh mis.

Arkadaşlarla içki kaçamağı yaptığımız bir gün eve dönerken kusmuştum :D hemde o gün içinde 3 kere filan ama midemi üşüttüğüm kanısına vardım sonra.
Çünkü ardından yine yatak döşek yattım.

Bi erkek arkadaşım bana yüzme öğretecek hesapta ayaklarım yerden kesildiği anda tırsıyor ve ona daha beter sarılıyorum.Sonunda nooluyo ikimizde boğulmanın eşiğinden dönüyoruz.

Barda sahne aldığım bi gün votkayı fazla kaçırıp araya 1 şarkı kala mikrofonu fırlatıp, sahneden zıplayıp tuvalete koşup kusmuştum.Benim ekipte enstrümantel bir şeyler çalıp durumu toparladı
Seyirci bir şey çakmadı.
[Olimposta beni o gün izleyen müşteriler üzgünüm ya.Şişede durduğu gibi durmuyor meret.]
add:ağzımla değil kıçımla içiyorum naapiyim:D

Vahşi köpeklerden çok korkarım.
Süs köpeklerine bayılırım.
Merdivenlerden nefret ederim.
Asansörlere bayılırım.
İlkokulda sınıfta osurmuştum bir keresinde çaktırmayıp bu koku kimden geliyo öff bayat yumurta gibi kokuyoo öfff kesin bu sıradan biri yapmıştır diye arka sıramda oturan hedefe en yakın olan kişileri gösterip hedefi şaşırtmıştım.
Otobüse, sitenin bahçesine, arkadaşımın evine kusmuşluğum oldu.

Bir keresinde, arkadaşımla kıçımızdan çıkan osuruğu yakıp füze moduna girmeye çalışırken kıçımız alev alıyordu .[Evde denemeyin]

Benim kuzenim küçükken annesinden balık istemiş.

Annesi baban alır akşam gelirken demiş.
Kuzende dayanamamış akvaryumundaki balığı almış ağızına atmış yemiş bildiğin.

Böyle bi kuzenim var.

Öğrendiğimde iki saat yarılmıştım.
Öyle yani.
Hede hödö hedö höde
Velhasılıkelam demir ıslanmaz deli uslanmaz.









Kampüs Yolunda

Geçen gün Maçka'ya kampüse giderken, köprüde kadının biri frenden ayağını çekip gaz pedalına geç bastığı için her kalkışında araba geri kayıyor ve öyle ilerliyor.
Trafik yoğun dur kalk, dur kalk yaptığımız içinde kadının her seferinde arabayı geri kaydırdığına şahit oluyorum.
Derken bir motorsiklet serit değiştirmek için arabanın arkasından geçmeye çalışıyor ve güm.Kadın yine arabayı kaydırdığı için motorun kıçına doğru çarpıyor.Adam sarsılıyor ama düşmüyor.
Ulan kadın el freni kullan bari!
Ve biz tam 3 saat evet yanlış okumadın TAM 3 saatte köprü trafiğinden çıkmayı beklemiş bulunup o sabrı verdiği için tanrıya bir kez daha sükrediyor ve her eline 10 -15 milyar geçen orta sınıf vatandaşın 2 el araba alıp trafiği işgal eden sürücülerine bir kez daha küfrediyorum.
Arabalar şahsi 1 kişi için yol işgal ediliyor
Yahu toplu taşıma araçlarını kullansnız olmaz mı?
Jip sahipleri, yok ben toplu taşıma araçlarına binip seviyemi düşüremem diyorsanız size jip konforunda özel araçlar yaptırılır.Bilet fiyatlarıda pahalı olur böylece hiyerarşik düzenin yine üst kısmında olup yine ego tatmini yapmaya devam edersiniz.
Böylece trafikte işgal edilen yer sayısında büyük bir azalma yaşanır ve gitmek istediğimiz güzergaha 3 saat değilde 20 dakikada ulaşmış oluruz.
Hayali bile güzel değil mi?

Neyse köprüden çıktım Nişantaşı istikametinde ilerlerken yine trafik! sebebiyle durmak zorunda olduğum için yoldan geçen insanları gözlemleyip hareket yürüyüş ve tavırlarından insanları tahlil etmeye çalışırken gözüme 2 adam ilişti.
Adamlar sokak ortasında kulak kıllarını çakmakla yakıyolar.
Ulan tam 2 saat yarıldım:D
Ardından ben trafikte yine beklerken adamların yürüyerek beni geçtiğine şahit olunca şu kanıya vardım.
İstanbul'da yürüyerek istediğin istikamete daha çabuk ulaşırsın.
Add:Tanrı bize sağlam bacak kasları nasip etsin amin.

8 Ekim 2009

İki Çarpı İki

8 Ekim 2009
Kadim dostum Emel'in muayenehanesine uğrayıp, bugün erken çıkıp birşeyler yapalım gazına getirmiş olup, randevulu hastalarının olduğunu ve ancak 6 gibi çıkabileceğini anladıktan sonra ortam ve koşullara uygun alternatifler üretmeye başlamıştım bile.
Tiyatroya gitmeye karar verdik.
Bugün gösterimde olan oyunlara bir göz attım ve devlet tiyatrolarında, konusunun; İki çift, iki ayrı ilişki, iktidar ve sevgi, evlilik ve monotonluk, aşk ve macera, kadın ve erkek, birey ve politika olduğu, İki çarpı iki'ye gitmeye karar verdik.
Saatide uygundu.
Ardından Cevahir B sahnesinde bilet kalıp kalmadığını öğrenmek adına telefon açıp hayal kırıklığına uğrayan ben, Emelle irtabata geçip bu hafta içinde o oyuna bilet alıp gideceğimizi planın iptal olmadığını sadece sarktığını söyledim.
Oda, planların altüst olmasıyla hayal kırıklığını uğramış bir ses tonu ile bu hafta içinde başka bir güne erteleyelim o zaman dedi.
Hem o gün için hastaya randevu vermem ve erken çıkarız dedi.
Onada banada uydu.
Gökten üç elma düştü.
İlki, günün geri kalanını hastalarıyla boğuşarak geçiren bir doktora
ikincisi, evde Antalya'dan gelen misafirini ağırlayan üniversite öğrencisine
Üçüncüsüde blog halkına.

Dikat et kafan yarılmasın okuyucu .
Milyonlarca kmden düşen elma onlarca tır çarpmış etkisi yaratır.
Biz önlemimizi adık.
Sende al.
Kondomlu yaşa.

4 Ekim 2009

FuckBuddy

4 Ekim 2009

No call the day after that.
Spending the night is optional
''we wanna take this and add that but this cannot be disturbed''


Sevgi açlığı duyan kadın aşık olduğu adamla yatarken fuckbuddy sıfatını kendine yakıştıramayıp şu soruyu sormaktan kendini alıkoyamaz.
do u love me?
Ve şu cevabı alır
yeah
that instant

Koşulsuz kredi vermek gibi birşey bu.

Bütün sabah şımarıklıklarından, regl duygusallığından, el ele kahvaltılara gitme zahmetlerinden, mum ışığında romantik yemek isteklerinden, ilk tanışma, ilk buluşma, ilk sevişme hediyelerinden, '' sen bana destek olmuyorsun hiç...'', triplerinden uzak, nerde ve kimle olduğunuzun çok fazla üzerinde durulmayan bir ilişki türüdür.


Kadın sever, çoğu kadın sabahları uyanmak ister akşamında içine aldığı adamla, gülümseyebilmek ona.
Çoğu kadın içerden gelen kızarmış ekmek kokusuyla bir daha sevişmek ister portakal suyu tazeliğinde.
Islak sokaklar ister, soğuk ellerini ısıtmak daha büyük daha sıcak ellerde, yürümek ister, durup sarılmak, pamuk helva, kaçamak öpüşler yaşlıların ortasında.
Belki battaniye altında uyur uyanık filmler ister...

Karnının okşanmasını ister ağrıdığında, evde ped kalmadığında gecenin bir vakti sokağa fırlayan adam ister, pedin yanında çiçek.
Annesiyle kavgasını, arkadaşlarının dırdırını anlatmak ve kızdıklarına küfredebileceği bir omuz ister.
Ağladığında, göğüslerini avuçlayan o ellerden mendil ister.

Kıskanılmak ve rahat rahat arkadaşlarıyla erkeğini konuşabilmek ister, duygularını yansıtabilmek gözlerinden.

Oysa her şeyin vitamini kabuğunda değildir.

Adam korkaksa, zayıfsa ve güveni yoksa elindeki güçlere, yalnızsa, adam kadının istediklerini kadının istediği yoğunlukta istemiyorsa fakat kadın adamı isteklerinden daha çok isterse,adamla kadın sır gibi sığ ve karanlık denizlerde kaybolmaya başlarlar.

Hiç şüphesiz aşıktırlar birbirlerine, hangi adam aşık olmaz ki böyle bir kadına.
Yatakta çırılçıplak hayaller kurulur ''şöyle olsaydı keşke...'' ile başlayan.

İlişki biraz daha uzatılır kadın için.Hiç bir sevişme aynı değildir bir öncekiyle, ya daha yoğun, ya daha sert, ya daha başarısız, ya da daha kırılgan.

Türlü bahaneler hep hazırdır ilişkiyi başka bir yola sokmamak adına, büyük problemler, olmayacak, olmuyor türü sorunlar. Hayat içinde, yaşamsal anlamda tanımazlar birbirlerini, yatakta cümlelerle paylaşılmış karakterler vardır sadece.
Bir restoranda adamın üstüne garson bol kıymalı bir tabak lazanya dökse, adamın nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordur kadın.
Sağ kolunu yukarıya kaldırdığında sol memesinin altını öpeceğini biliyordur ama adamın.
Onu koruyabileceğini varsayıyor hatta hissediyor ama bilmiyordur.
Gerçi neyden koruyabilir ki, sert bir yastıktan mı yoksa kaşındıran bir yorgandan mı?
Çalan saatin alarmından korur ancak ve bindirdiği taksinin evine ekmek götürmeye çalışan şoföründen.

Oysa her şeyin vitamini kabuğunda değildir.

Adam onlarca kadını harcar, kadın hayatını.
Kaç masum bakışı öldürmüştür kadın aklındaki adam yüzünden.
Özgürlüktür kadının içindeki yıllar boyu sıkışan boşluk, adam bu özgürlük boşluğunu avcuyla doldurduğu için bilinçaltına dokunur kadının.
Net görülebilen ve hep güvenilen adam olur.Hayat ziyadesiyle boktandır.
Bazı zamanlar ilişki devinimini kaybettiğinde biraz yüreklenir adam.
''seviyorum!'' der, ''aşığım...'' ''sürünüyorum...'' der '' Ben böyle mutlu muyum sanıyorsun...'' diye göz yaşlarına karıştırır bazı orgazmlarını.

Böyle zamanlarda yalnızlığına biraz daha sokulur ve daha güçsüz bulur kendisini.Kadın bunu hissettiğinde daha çok kollarının arasına sarmak ve kollamak ister adamı, tamir etmek, onarmak.
Kendi yaraları geçer onu onarırken.Hayat ziyadesiyle boktandır.Bu adam ve kadın bir fincan hatrı artırılmış kahve tadında ve kahve falı yalanında yeniden sır gibi sığ ve karanlık denizlerde salınırlar.
Önemli bir ruh kirliligi yaratir.Kişinin en dipte oldugu zamanlarda, kendisinden nefret etmek istediginde, günlük hayatta aşağıladiği, nefret edilesi kişilerle birlikte olarak bir nevi kendisinden intikam alma bicimidir.


Cinselliği yaşayabileceği partnerler bulmak konusunda sıkıntı yaşayan erkek kendisinden hoşlanan "kolay lokma" statüsünde bir kadın bulduğu zaman ona bu sıfatı layık görür; gözden ırak tutup, geleceğe dair umut vermeden ihtiyaç duydukça mastürbasyon malzemesi olarak kullanır.

Kadınlar onlar için havanın hoş olduğunu iddia etseler de böyle bir ilişki biçimini doğal şartlarda benimsemezler.Erkek kadının da onunla aynı şekilde hissettiğine inanmak istediği için inanır.

Kadınlar inkar etseler de deli gibi aşık oldukları erkeklerle; sırf onlara yakın olmak / onları kaybetmemek için ve -farkında olmasalar da- "bir gün beni sevecek" umudu taşıdıklarından böyle bir sosyal pozisyonda olmaya tahammül ederler.

Eğer erkekseniz ve "sevgilim" demeye utandığınız bir kadının duygularıyla ve hayatıyla, otuzbirden birazcık daha zevkli bir mastürbasyon için oynamak sizi rahatsız etmiyorsa; gidin bir psikoloğa görünün derim.

Dostluk aşktan çok daha üzücüdür; çünkü daha uzun sürer." demiş wilde. Öyleyse yarın taraflardan biri ciddi bir ilişkiye başlayınca birbirlerini görmeye tahammül edebilecek mi?Taraflardan biri ötekini gerçekten hiç sahiplenmiyor mu?
Siz buna gerçekten inanıyor musunuz?

Ayrıca; artık çok nadiren sohbet ettiğiniz, birbirinizi anlamaya çaba göstermediğiniz, ruhsal açıdan kendinizi başkalarına yakın hissettiğiniz, başkalarıyla eğlendiğiniz, başkalarıyla vakit geçirdiğiniz, sizle olan bağı manevi olarak sona ermiş, cinsel boyutu devam eden ama yine de adına sevgili dediğiniz, çevrenize de öyle tanıttığınız, kendinize de böyle kabul ettirmeye çalıştığınız kişinin zamanla dönüşmesinin kaçınılmaz olacağı nesnede fuckbuddy sınıfına girer bence.

Add:Söz konusu ilişki, ilişkideki adamın korkaklığı sonucunda ortaya çıkmıştır.Ama onlarca kadın boğulur arkalarında, koca bir ömür çürütülür.



Adı konulmamış bir ilişkiden, adı konulmamış bir ayrılık.
Metropol yaşamı için marjinaliikten giderek norma dönüşen ilişki biçimi.


'
iyi mi kötü mü ?
'

Sadece mide meselesi
'
Evet midem kaldırdı.

İsteksiz,biz,onlar yoklar, aslında hiç olmadılar.defol.



you just stood there screaming
fearing no one was listening to you
they say the empty can rattles the most
the sound of your voice must soothe you
hearing only what you want to hear
and knowing only what you've heard
you you're smothered in tragedy
you're out to save the world

misery
you insist that the weight of the world
should be on your shoulders
misery
there's much more to life than what you see
my friend of misery

you still stood there screaming
no one caring about these words you tell
my friend before your voice is gone
one man's fun is another's hell
these times are sent to try men's souls
but something's wrong with all you see
you you'll take it on all yourself
remember, misery loves company

misery
you insist that the weight of the world
should be on your shoulders
misery
there's much more to life than what you see
my friend of misery

you just stood there creaming
my friend of misery

3 Ekim 2009

hı hı

3 Ekim 2009
im:Size bişey diyeyim mi?
Reader:Evet
im:Doğum kontrol hapları kilo aldırmıyor.
Reader:oo süper.
im:Bide düzenli kullanmaya alışsam:/

Tanrı aç bırakmasın o yea.






Evde yemek olmayınca Ltdlerle karnımı doyuruyorum.


Lezzetli tavsiye ederim.


Akşam yemeyin hazımsızlık yapabilir.


2 Ekim 2009

Buda güzel

2 Ekim 2009
Gitar dersi vermeye başladım blog halkı:D
3 öğrencim var oh mis:D