30 Kasım 2009

Götüm tavana yapıştı, tavanı kırıp nirvanaya uçmak istiyor.

30 Kasım 2009
Özlediniz mi beni?
Bence özleediiniiizzz.
Kim çatlak birinin hayat hikayesini okumak istemezki?
Şimdi bi reader çıkar 'ben ben ben' diyip beni göt edermiş.Hiç şaşırmam.
Çünkü nankörsünüz oğlum.
Yediğiniz kaba sıçarsınız siz.
Beni özleyenler bana yorum atsın.

23 Kasım 2009

Ağzı bozuk blog.

23 Kasım 2009
Sizin topunuzun kafasına vurup beyninizi kıçınızdan dışkı niyetine çıkarmak lazım.Zaten bi işe yaradığı yok.

22 Kasım 2009

2 Manik Yan-Yana Gelirse; Sevişirler.

22 Kasım 2009
Sabaha karşı bulanmış mideyle eve dönmek kadar zahmetli bir iş olmasa gerek.
Her tarafım ağrıyor.
Aptal.Aptal.Aptal.Aptal.
Yine manikliğim tuttu.
Taksim kalabalıktı baya.
Maç sebebiyle bağırış çağırış falan.Kadim dostum Emel'de aradığını buldu galiba.
O arkadaşıyla takıldı, bende öyle.
Sonra buluşup eve döndük.
Emel bi ara ben arkadaşımda kalıcam diyip göte getirsede, bu durumu sarhoş kafayla yaptığını aslında eve dönmemiz gerektiğini anlattıktan sonra ikna oldu.
-Mutlu oldum. O mutlu olduğu için.. Emel'in üzülmesini istemediğimden ona kalın halat aldım ipleri koparsa diye.Halatımı takmıştı, yeni süprizlerle karşılaşana kadar hayata bağlamıştım onu, dün arkadaşıyla buluştu ve yeni ipler bağladı kendine, daha sağlam düğümlerle bağlanmış olması mutlu etti beni...


-Mutsuz oldum.Aynaya bakınca midem bulanıyor.Hayır çirkin olduğum için değil.Hazmedemediğim çirkinlikler yaptığım için.


Mide fesatı geçirenlerde sevişir.
Sana ne be?
Bu benim hayatım.
Hala o kokuyorum*.
Özledim mi ne?
Yarın hatırlamazsın demişti.
Al işte.

16 Kasım 2009

Manik atak değil bu.

16 Kasım 2009
PSİKİYATRIM BANA AŞIK!!

1(-R)POLAR


Psikiyatrıma gittim.


Mani ilacımı düzensiz kullandığımı söyledim.


İnatla düzenli kullanmam konusunda ısrar etti.


Lamictal'i değiştirdi yerine Depakin verdi.


Ben lamictale alışmıştım ama, alıştığım şeyleri bırakmak bana zor geliyor.


Onunla kötü zamanlarımı paylaştım.


O ağlamalarımı, bağırışlarımı dinledi.


O aşırılıklarımı dizginledi.


O gülüşlerimi minimize etti.


Her ne kadar düzensiz kullansamda o benim yanımdaydı.


Şimdi başka bir ilacı daha benimseme seansı yapıcam bugün kendime.


Lamictal'i bırakmak onunla yaşadığım zamanları bırakmak gibi gelip, geçmişe sahip çıkma dürtümü körüklese de, geçmişimi unutmadım.Unut dediler, unut ki acın hafiflesin.Ama onlara, unutursam ben olamayacağımı söyledim.Beni ben yapan geçmişimdi çünkü..
Doğrularım ve yanlışlarımla yaptıklarımdır bugünümü oluşturan dedim.Unutamam çünkü geçmişim, yapıtımın temellerini oluşturuyor, yaşadığım her gün, dünüme bir tuğla ekleyip, yarınımdan çalıyorum.Ve ben geçmişimi silersem temellerimi yıkmış olurum...

Oyunun sonuna geldiğimde eklenecek tuğla kalmayacak ve eser tamamlanmış olacak.
(Hayatı bir inşaat işçisinin gözüyle tasvirlemek bu olsa gerek.Reenkarnedeki eşim inşaat işçisimiydi acaba benim:D)
Ben bir şeyleri unutmak değil, olduğu gibi kabullenmek istiyorum.Nokta

13 Kasım 2009

Çektir git.

13 Kasım 2009
Ataklarım beni çıldırtacak!
İntihar düşüncelerimi, elinde sopa, kafamdan kovalamakla meşgul ettiğim beyin loblarımın artık serbest kalmasını ve özgürlüğe kavuşmasını o kadar istiyorum ki anlatamam.
Vize haftası.
Depresyonun dibindeyim.
Değil derslere bakmak yataktan çıkmak bile gelmiyor içimden.
Ağlamaktan yoruldum.
Sese ve gürültüye aşırı hassaslaştım, kalp atışlarım hızlanıyor ve nefes alamıyorum adeta boğuluyorum.Bazen kendi çıkardığım sese bile sıçradığım oluyor.[Örn:tabağı masaya koyarken]
Bazen farkında olmadan konuşuyorum, sövüyorum bir şeylere, kendi bağırtımı yüksek sesle duyduktan sonra 'Ne yapıyorum ben!' diyorum.
Bağırtılarıma çoğu zaman engel olamıyorum.
Ama içimdeki ses istemsiz bir şekilde dışarıya bir haykırış olarak çıkıyor, insanlar sohbet ederken, birden geçmişe dalıp bir şey hatırlayıp sesli bir şekilde bağırıyorum.
Ve insanlar dumur oluyor anında.
Deli mi lan bu kendi kendine konuşuyor tarzında iç geçiriyorlar biliyorum.
Evet deliyim.
Benim stresli ortamlardan uzak kalmam lazım.
Günlerdir bilgisayarı bile açmıyorum.
Telefonumu aylardır elime bile aldığım yok zaten..
Mani atağımı yaşarken ilgilendiğim kişiler mail atmış bana, messenger'dan niye sildin beni diye.
Çevrimiçi göremeyince tribe girdi herhalde.
Hani takılıcaktık falan muhabbetine girmiş mailde birisi.
Kimseyle görüşmek istemiyorum.
İnsanlardan uzak kalmaya ihtiyacım var.
İlaçlarımın dozunun ayarlanmaya ihtiyacı var.
Psikiyatristim de özlemiştir beni.
Özlemini gidermek gerek.

6 Kasım 2009

68 ° lik orjine(0'a 0 koordinata), düz mantık palavrası.

6 Kasım 2009
Sözlerini unutmuş,
En sevdiği şarkının..
Bakmış, ne geçmiş geçmiş
Ne gelecek gelecekmiş.
Uçmayan kuş
Kesmez bıçak
Hiç atmayan bir kalp
İki yalnız bir gemide
Anısı var sadece...

Kadın ağlar,
Erkek bakar.
Kadın duyar,
Erkek duymaz.
Kadın sorar,
Erkek susar.
Kadın gider,
Erkek içer.

O şarkıydı aşkı anlatan,
Sözcüklerin kölesi olmadan.
Çekti ciğerim dumanını
Son sigarasından..
Dayanmıştı.
Daha da dayanırdı.
Ama ne gerek vardı..
Hiçbirini seçemedi sonunda.
Kelimeleri önüne yayınca...

Kadın ağlar,
Erkek bakar.
Kadın duyar,
Erkek duymaz.
Kadın sorar,
Erkek susar.
Kadın gider,
Erkek içer.

Bazen aynı değildi
İki aşkın hikayesi.
Arada ışık yılları vardı,
Karşıdandı akıntı.
Belki de her şey biterse,
Bir şey başlardı.
Ama o hiç konuşmadı,
Sadece baktı.

Kadın ağlar
Erkek bakar
Kadın duyar
Erkek duymaz
Kadın sorar
Erkek susar
Kadın gider
Erkek içer

2 Kasım 2009

Bipolar Krizi.

2 Kasım 2009
Bu yazının, bipolar hastasının yaşadığı duygu-durum çalkantısını, yani mani ve depresyon nöbetlerini çok iyi ifade ettiğini düşünüyorum.
M:manik nöbeti
D:depresyon nöbeti
Genelde ilk epizod depresyon atağıyla başlar, daha sonra tekrar mani, daha sonra depresyon, ve bu döngü hastalık tedavi olana kadar devam eder.

D: Yine gün yüzünü gösterdi. İçimde kötü bir his var. Gözlerimi açmaya korkuyorum. Havada çok sıcak ama yorganın altında güvende hissediyorum. Bu günü de bir atlayabilsem; yaşamadan, yaşanmadan…


D: Tüm gücümü toplayıp önce bir ayağımı çıkarmakla başlayabilirim. Sonra beni taşıyacağından emin olunca diğeriyle birleştirip doğrulabilirim belki. Tüm zorunluluklarım için bunu başarabilir miyim acaba?


D: Ne kadar da kalabalık. İnsanlar üzerime geliyor sanki. Gergin bir koşturmaca. Kötü kokular salgılanıyor burnuma. Herkes bana çarpıyor. Kimse görmüyor silik beni. Hayat bana çarpıyor sersemleşiyorum. Kaçamıyorum…


D: Hayat ne kadarda anlamsız ben ne kadarda değersizim. Omuzlarım düşüyor. Ağırlaşıyorum gitgide. Beynimin içi karmakarışık cevapsız bin bir soru ve paranoyalarım kemiriyorlar beni. Etim acıyor. Kafam ağır geliyor taşıyamıyorum. Keskin bir kılıç cellâdın elinde tek vuruşta bitiyor her şey – sadece düşümde…

D: Temiz hava iyi gelmeye başlıyor.Belki demli bir çay birkaç nefes sigara.Tamda geleni geçeni gören bir çay bahçesinde.Belki yorgun fikrim dinlenir.Belki huzur tekrar yaklaşır yanıma.


D: Aldığım her bir yudum çektiğim her bir nefes vücudumda bir his yaratıyor. HİS-ediyorum. Gözlerim aralanıyor. Bir ışık parlamaya başlıyor, inceden ısıtıyor beni. Aralıyorum kapılarımı. Bir dinginlik çöküyor içime. Huzura dönüşen.


D: İçimde bir şeyler kıpırdamaya başlıyor. Bahar gibi… Yeniden uyanıyorum sanki. Bir an her şey bir anlam kazanmaya başlıyor. İnsanlar gözlerime bakmaya başlıyor. Yeniden var oluyorum. Yeniden doğmanın heyecanı bu… Kabuğundan çıkma isteği…

M: Ne güzel bir gün… İçim içime sığmıyor. Renkler her zamankinden daha canlı, sesler daha temiz. Dünya etrafımda dönüyor, benim için yaratılmış sanki. Yaşamak için ne çok sebebim var.

M: Aynadaki yüzüme bakıyorum. Gülen gözlerime. Hayat veren baştan çıkarıcı bakışlarıma. Çıkıp hayata bırakmalıyım kendimi. Hayat bana akmalı bende anlam bulmalı


M: İnsanlar ne kadarda silik, yorgun ve zavallı. Işığım tüm gözleri kamaştırıyor. Gözlerini benden alamıyorlar. Zekâm güzelliğimle birleşip cazibeye dönüşüyor. İşte şimdi yapamayacağım hiç bir şey yok!


M: Düşüncelerim ne kadar berrak zekam ne kadar keskin. Ne kadar hızlı ama bir o kadar da derin düşünebiliyorum. Ve bir o kadar da kadınsı bir koku yayıyorum etrafa. Nasıl da nedenini anlamadan çekim alanıma giriyorlar.Nasılda sarhoşlar.Dokunuşlarım nasılda uçuruyor bulutların üstüne.Ve ben nasılda seviyorum hayatı, içinde BEN olduğum için


M: Düşüncelerim hızlanıyor. Sorduğum sorulara kendim cevap vermeye başlıyorum.Hep ben konuşuyorum.Malzeme çok konular zengin...Aynı anda her şeye yetebilirim.Herkese, her soruya bir cevabım hal-i hazır beklemekte.Kimim ben neyim insan üstü bir yetenek olsa gerek!


M: Enerjim artıyor, düşünceler daha da hızlanıyor, cümlelerim yarım kalıyor.Kendime yetişemiyorum, büyük bir koşturmaca.Kafam karışıyor.Korkular başlıyor yorulmaya başlıyorum.


M: Artık kontrol edemiyorum hiçbirşeyi.Ağzımdan çıkan hiçbir hece bana ait değil.Birileri beni tüm benliğimle ele geçirdi sanki. Huzursuzum. Kabuğuna çekilme isteği…

Je suis aux prises avec un trouble bipolaire

1 Kasım 2009

Oku diye yalvardık sanki

1 Kasım 2009
Galiba bugün hakkımda yeni şeyler keşfettim, daha önce bakmadığım açılardan baktım bugün, bugün herşeye rağmen kendimi sevme yoluna ilk adımımı attım, kendimi doğrularımla yanlışlarımla eksiklerimle kabullenmeyi, kimsenin benden daha değerli olamayacağını öğrendim.
Günlerdir yazmıyorum..
Çok karmaşık şeyler yaşadım, ve paylaşmadım sizinle, istemedim beni bu kadar yılgın, bıkkın ve çökmüş görmenizi, beni sevmeyenlerin haz almasını istemedim durumumdan, son bi kaç gündür dibe vuruşlarımın orgazmıyla doydum.
Hayat bana dibe çöküşlerden sonra çıkışlarında olabileceğini öğretti, aslında defalarca yaşatmıştı bana bunu ama inanmak istememiştim, kendimi en kötüsüne endekslemiştim hep, ama baktım ki birbiri ardına geliyor bu değişim, iniş ve yükseliş..
işte şimdi sıçrayıştayım ben.Şimdi ise tek bildiğim, inişim çıkışım kadar ani ve kısa zamanda olmayacak.

İnsanın yaşıyla değil olgunluğu, yaşadıklarıyladır.
Ama yaşının fazlalığıyla doğru orantılı olarak, yaşanmışlıklarıda fazladır insanın.

Ve insan olgunluğa değer birşey yaşamamış olup, yaşlıda olabilir.
Ya da yaşı küçük olup, çok fazla olgunda olabilir.

Ve benim açımdan yaşı küçük olan birinin olgun olmaması , yaşının fazlalığı gereği olgunluğunun da fazla olduğu düşünülen insanın aslında hayatına hiç bir şey katmaması ve aslında olgun olmayan nitelikte biriyle eşittir.

Neticede ben 1 gün daha olgunlaştım.
Unutmadan, herşeyiçinteşekkürlerstummscream.