20 Aralık 2009
Geldim
*Saçlarıma perma yaptırdım.(Gelen tepkiler yakıştığını doğrular nitelikteydi.)
*Depresif atağımı yaşıyorum son zamanlarda.
*Bu hafta içinde üç roman bitirdim.
*Çok Ateşli(!) bir doğum günüde katıldım.
*Bolca alışveriş yaptım.
*Benim için değerli olan birini, koluna başka bi x şahısını almış gezerken gördüm, kendimi aldatılmış sırtımdan vurulmuş hissettim.
*İstiklal caddesi, tiner çeken çocukların delikanlı çığlıkları, farklı yüzler farklı hayatlar boş bakışlar, ergen olup değişik tadlar deneme isteği taşkınlık, ilk bar deneyimi, bakire dudaklardan öksürükle çıkan sigara dumanı , intihar öncesi yalnızlığını bir kez daha hissetmek, belki bi kaç içki ve ilaç almak hedefi gerçekleştirmek adına, ıslak sokaklarda soğuk dumanlar, yanan bacalar görüp sokakta üşümek, yalnızlığın üşütmesi, tecavüze uğramak, körkütük sarhoş olup ona* benzettiğin biriyle sürüklenmek pişmanlığa, bulanık beyin, umursamaz tavırlar ve gecesinde tanımadığın kokuyu koklamak, uyandığında yatağın öbür tarafında... Altın vuruş, sessiz ve derinden çürüyen şehrin uğultusu, amaçlısızlık, beyaz çarşaf üstünde hayvan heriflerin inlemeleri, yıkanan çarşaf gibi çıkar mı üzerinden lekesi?
13 Aralık 2009
Pırasaya veda etmeli mi?
Çok fazla işlemden geçti, yıpranacağından korkuyorum.
Ama yılbaşı için kendimde değişiklik istiyorum.
Ne yapsam bilemedim.
Karar aşamasındayım.
Birde pişman olmak var.
Kullanamamak var.
Öyle şeyler işte.
Senden naber?
11 Aralık 2009
Monoton bir gün.
Gözünü kapayıp bakmak istemediği gerçeklerin acısını tatmak.
Kimyasalların uyuşturduğu ama hala kanayabilen yaralarıyla yüzyüze kalmak.
Canı acımasın diye inanmak istediği yalanların zirvesinde, kabul etmediği gerçeğinin bağımsızlığını ilan etmesine izin vermemek.
Hala, gerçeklerine, mutluluğunu bozmaya çalışan birer teröristmiş gibi davranmak, direnmek.
Çevreye güçlü görünmek adına, gerçekleri kabullenen olgun birinin rolünü oynamak.
Hatta bazen rolün gerçek olduğuna inanmak.
Acımak...
Kendine acımak...
Çaresizliğe, değiştiremeyeceği ve kabullenmek zorunda olduğu hayata lanet etmek!
4 Aralık 2009
İki teker, tek mezar.
Babası, amcaları motor tutkunu, aynı şekilde benim babam ve amcalarımda öyle.
Aile dostluğumuz var, e beylerin anlaşabilecekleri ortak noktaları var nitekim.
Arkadaşımın babası senelerin motorcusu ve bi çok trafik kazası atlatıp ameliyatlardan sağlam çıkan bi bünyeye sahip.
Geçen gün arkadaşım bize geldi, babam trafik kazası geçirdi, yoğun bakımda.
Biz şoklardayız.
Yine aynı hafta içinde babasının durumundan haberdar etmek için, babamın muayenehanesine geldi.
''Babam iyi ya.Bişey olmaz ona, sağlamdır bizim peder'' naraları atan arkadaşım, bugün telefon açtı ve ''babam vefat etti'' dedi.
Baygınlık geçiriyordum.
Çok fena oldum.
Aslında her şey ne kadar boş.
Hiç bişey için üzülmeye değmiyor.
Bi gün varız yarın yokuz.
Adam hastanedeyken maç izlemiş ya, ertesi gün fenalaşıp ölmüş.
Hayat bi parmak balı önce azına çaldı sonra çıkarıp kıçına soktu o parmağı!
Böyle bişey olur mu ya aklım almıyo.
Nasıl yani.
Ölemez ya.
Senelerdir tanıyorum.
Kaldırılası bir şey değil.
En sevdiği tutkusu, mezarı oldu.
3 Aralık 2009
Kanatan paradoks, sikilmiş hayat.
Benim için anlamı bu.
Ve zaten babam tüm pozitiflerden nefret ederdi.
Hayatından uzak tuttu pozitifleri.
Yaşattığı sinir krizleri bunun en büyük göstergesi.
Korunmasız seksten sonra doyuma ulaşıp boşalan ve ardından bi plastik parçasıyla baba olduğunu öğrenen herifi sevmek zorunda değilim.
Ona batıyorum çünkü, ben onun yaptığı hataları onun yüzüne vuracak kadar cesaretliyim.Yapmacık hareketleri, gelenekçi tavrı, boktan bi ailede yetişmiş olması, parayla babalığı satın almaya çalışması, sevgisini yasaklarıyla göstermeye çalışması, beni siktir olup gitmekle tehtit edip, aslında kendisinde onu yapıcak gücü bulamaması.
Canımı acıtıyor, anladım.
Üzgünmüş,
Hah.
Gebersin.
Git ulan
Git
DEFOL
SİKTİR OL GİT!
Bir olay daha olursa, yurtta falan kalırım artık beynim kaldırmıyor hiç bir şeyi.Zaten sinir hastasıyım, ataklarımı depreştirmesi hoşuna gidiyor piçkurusunun.
Ulan okul bitsin diye bakıyorum, gelmişim 20li yaşlarıma hala baba parası yiyiyorum.
Bu mu batıyor nedir, öf çok şey var da anlatıcak derman yok.
Bitkinim, yatmaya gidiyorum.
30 Kasım 2009
Götüm tavana yapıştı, tavanı kırıp nirvanaya uçmak istiyor.
Bence özleediiniiizzz.
Kim çatlak birinin hayat hikayesini okumak istemezki?
Şimdi bi reader çıkar 'ben ben ben' diyip beni göt edermiş.Hiç şaşırmam.
Çünkü nankörsünüz oğlum.
Yediğiniz kaba sıçarsınız siz.
Beni özleyenler bana yorum atsın.
23 Kasım 2009
Ağzı bozuk blog.
22 Kasım 2009
2 Manik Yan-Yana Gelirse; Sevişirler.
Her tarafım ağrıyor.
Aptal.Aptal.Aptal.Aptal.
Yine manikliğim tuttu.
Taksim kalabalıktı baya.
Maç sebebiyle bağırış çağırış falan.Kadim dostum Emel'de aradığını buldu galiba.
O arkadaşıyla takıldı, bende öyle.
Sonra buluşup eve döndük.
Emel bi ara ben arkadaşımda kalıcam diyip göte getirsede, bu durumu sarhoş kafayla yaptığını aslında eve dönmemiz gerektiğini anlattıktan sonra ikna oldu.
-Mutlu oldum. O mutlu olduğu için.. Emel'in üzülmesini istemediğimden ona kalın halat aldım ipleri koparsa diye.Halatımı takmıştı, yeni süprizlerle karşılaşana kadar hayata bağlamıştım onu, dün arkadaşıyla buluştu ve yeni ipler bağladı kendine, daha sağlam düğümlerle bağlanmış olması mutlu etti beni...
-Mutsuz oldum.Aynaya bakınca midem bulanıyor.Hayır çirkin olduğum için değil.Hazmedemediğim çirkinlikler yaptığım için.
Mide fesatı geçirenlerde sevişir.
Sana ne be?
Bu benim hayatım.
Hala o kokuyorum*.
Özledim mi ne?
Yarın hatırlamazsın demişti.
Al işte.
16 Kasım 2009
1(-R)POLAR
Mani ilacımı düzensiz kullandığımı söyledim.
İnatla düzenli kullanmam konusunda ısrar etti.
Lamictal'i değiştirdi yerine Depakin verdi.
Ben lamictale alışmıştım ama, alıştığım şeyleri bırakmak bana zor geliyor.
Onunla kötü zamanlarımı paylaştım.
O ağlamalarımı, bağırışlarımı dinledi.
O aşırılıklarımı dizginledi.
O gülüşlerimi minimize etti.
Her ne kadar düzensiz kullansamda o benim yanımdaydı.
Şimdi başka bir ilacı daha benimseme seansı yapıcam bugün kendime.
Lamictal'i bırakmak onunla yaşadığım zamanları bırakmak gibi gelip, geçmişe sahip çıkma dürtümü körüklese de, geçmişimi unutmadım.Unut dediler, unut ki acın hafiflesin.Ama onlara, unutursam ben olamayacağımı söyledim.Beni ben yapan geçmişimdi çünkü..
Doğrularım ve yanlışlarımla yaptıklarımdır bugünümü oluşturan dedim.Unutamam çünkü geçmişim, yapıtımın temellerini oluşturuyor, yaşadığım her gün, dünüme bir tuğla ekleyip, yarınımdan çalıyorum.Ve ben geçmişimi silersem temellerimi yıkmış olurum...
Oyunun sonuna geldiğimde eklenecek tuğla kalmayacak ve eser tamamlanmış olacak.
(Hayatı bir inşaat işçisinin gözüyle tasvirlemek bu olsa gerek.Reenkarnedeki eşim inşaat işçisimiydi acaba benim:D)
Ben bir şeyleri unutmak değil, olduğu gibi kabullenmek istiyorum.Nokta
13 Kasım 2009
Çektir git.
İntihar düşüncelerimi, elinde sopa, kafamdan kovalamakla meşgul ettiğim beyin loblarımın artık serbest kalmasını ve özgürlüğe kavuşmasını o kadar istiyorum ki anlatamam.
Vize haftası.
Depresyonun dibindeyim.
Değil derslere bakmak yataktan çıkmak bile gelmiyor içimden.
Ağlamaktan yoruldum.
Sese ve gürültüye aşırı hassaslaştım, kalp atışlarım hızlanıyor ve nefes alamıyorum adeta boğuluyorum.Bazen kendi çıkardığım sese bile sıçradığım oluyor.[Örn:tabağı masaya koyarken]
Bazen farkında olmadan konuşuyorum, sövüyorum bir şeylere, kendi bağırtımı yüksek sesle duyduktan sonra 'Ne yapıyorum ben!' diyorum.
Bağırtılarıma çoğu zaman engel olamıyorum.
Ama içimdeki ses istemsiz bir şekilde dışarıya bir haykırış olarak çıkıyor, insanlar sohbet ederken, birden geçmişe dalıp bir şey hatırlayıp sesli bir şekilde bağırıyorum.
Ve insanlar dumur oluyor anında.
Deli mi lan bu kendi kendine konuşuyor tarzında iç geçiriyorlar biliyorum.
Evet deliyim.
Benim stresli ortamlardan uzak kalmam lazım.
Günlerdir bilgisayarı bile açmıyorum.
Telefonumu aylardır elime bile aldığım yok zaten..
Mani atağımı yaşarken ilgilendiğim kişiler mail atmış bana, messenger'dan niye sildin beni diye.
Çevrimiçi göremeyince tribe girdi herhalde.
Hani takılıcaktık falan muhabbetine girmiş mailde birisi.
Kimseyle görüşmek istemiyorum.
İnsanlardan uzak kalmaya ihtiyacım var.
İlaçlarımın dozunun ayarlanmaya ihtiyacı var.
Psikiyatristim de özlemiştir beni.
Özlemini gidermek gerek.
6 Kasım 2009
68 ° lik orjine(0'a 0 koordinata), düz mantık palavrası.
En sevdiği şarkının..
Bakmış, ne geçmiş geçmiş
Ne gelecek gelecekmiş.
Uçmayan kuş
Kesmez bıçak
Hiç atmayan bir kalp
İki yalnız bir gemide
Anısı var sadece...
Kadın ağlar,
Erkek bakar.
Kadın duyar,
Erkek duymaz.
Kadın sorar,
Erkek susar.
Kadın gider,
Erkek içer.
O şarkıydı aşkı anlatan,
Sözcüklerin kölesi olmadan.
Çekti ciğerim dumanını
Son sigarasından..
Dayanmıştı.
Daha da dayanırdı.
Ama ne gerek vardı..
Hiçbirini seçemedi sonunda.
Kelimeleri önüne yayınca...
Kadın ağlar,
Erkek bakar.
Kadın duyar,
Erkek duymaz.
Kadın sorar,
Erkek susar.
Kadın gider,
Erkek içer.
Bazen aynı değildi
İki aşkın hikayesi.
Arada ışık yılları vardı,
Karşıdandı akıntı.
Belki de her şey biterse,
Bir şey başlardı.
Ama o hiç konuşmadı,
Sadece baktı.
Kadın ağlar
Erkek bakar
Kadın duyar
Erkek duymaz
Kadın sorar
Erkek susar
Kadın gider
Erkek içer
2 Kasım 2009
Bipolar Krizi.
Genelde ilk epizod depresyon atağıyla başlar, daha sonra tekrar mani, daha sonra depresyon, ve bu döngü hastalık tedavi olana kadar devam eder.
D: Tüm gücümü toplayıp önce bir ayağımı çıkarmakla başlayabilirim. Sonra beni taşıyacağından emin olunca diğeriyle birleştirip doğrulabilirim belki. Tüm zorunluluklarım için bunu başarabilir miyim acaba?
D: Ne kadar da kalabalık. İnsanlar üzerime geliyor sanki. Gergin bir koşturmaca. Kötü kokular salgılanıyor burnuma. Herkes bana çarpıyor. Kimse görmüyor silik beni. Hayat bana çarpıyor sersemleşiyorum. Kaçamıyorum…
D: Hayat ne kadarda anlamsız ben ne kadarda değersizim. Omuzlarım düşüyor. Ağırlaşıyorum gitgide. Beynimin içi karmakarışık cevapsız bin bir soru ve paranoyalarım kemiriyorlar beni. Etim acıyor. Kafam ağır geliyor taşıyamıyorum. Keskin bir kılıç cellâdın elinde tek vuruşta bitiyor her şey – sadece düşümde…
D: Temiz hava iyi gelmeye başlıyor.Belki demli bir çay birkaç nefes sigara.Tamda geleni geçeni gören bir çay bahçesinde.Belki yorgun fikrim dinlenir.Belki huzur tekrar yaklaşır yanıma.
D: Aldığım her bir yudum çektiğim her bir nefes vücudumda bir his yaratıyor. HİS-ediyorum. Gözlerim aralanıyor. Bir ışık parlamaya başlıyor, inceden ısıtıyor beni. Aralıyorum kapılarımı. Bir dinginlik çöküyor içime. Huzura dönüşen.
D: İçimde bir şeyler kıpırdamaya başlıyor. Bahar gibi… Yeniden uyanıyorum sanki. Bir an her şey bir anlam kazanmaya başlıyor. İnsanlar gözlerime bakmaya başlıyor. Yeniden var oluyorum. Yeniden doğmanın heyecanı bu… Kabuğundan çıkma isteği…
M: Ne güzel bir gün… İçim içime sığmıyor. Renkler her zamankinden daha canlı, sesler daha temiz. Dünya etrafımda dönüyor, benim için yaratılmış sanki. Yaşamak için ne çok sebebim var.
M: Aynadaki yüzüme bakıyorum. Gülen gözlerime. Hayat veren baştan çıkarıcı bakışlarıma. Çıkıp hayata bırakmalıyım kendimi. Hayat bana akmalı bende anlam bulmalı
M: İnsanlar ne kadarda silik, yorgun ve zavallı. Işığım tüm gözleri kamaştırıyor. Gözlerini benden alamıyorlar. Zekâm güzelliğimle birleşip cazibeye dönüşüyor. İşte şimdi yapamayacağım hiç bir şey yok!
M: Düşüncelerim ne kadar berrak zekam ne kadar keskin. Ne kadar hızlı ama bir o kadar da derin düşünebiliyorum. Ve bir o kadar da kadınsı bir koku yayıyorum etrafa. Nasıl da nedenini anlamadan çekim alanıma giriyorlar.Nasılda sarhoşlar.Dokunuşlarım nasılda uçuruyor bulutların üstüne.Ve ben nasılda seviyorum hayatı, içinde BEN olduğum için
M: Düşüncelerim hızlanıyor. Sorduğum sorulara kendim cevap vermeye başlıyorum.Hep ben konuşuyorum.Malzeme çok konular zengin...Aynı anda her şeye yetebilirim.Herkese, her soruya bir cevabım hal-i hazır beklemekte.Kimim ben neyim insan üstü bir yetenek olsa gerek!
M: Enerjim artıyor, düşünceler daha da hızlanıyor, cümlelerim yarım kalıyor.Kendime yetişemiyorum, büyük bir koşturmaca.Kafam karışıyor.Korkular başlıyor yorulmaya başlıyorum.
M: Artık kontrol edemiyorum hiçbirşeyi.Ağzımdan çıkan hiçbir hece bana ait değil.Birileri beni tüm benliğimle ele geçirdi sanki. Huzursuzum. Kabuğuna çekilme isteği…
Je suis aux prises avec un trouble bipolaire
1 Kasım 2009
Oku diye yalvardık sanki
Günlerdir yazmıyorum..
Çok karmaşık şeyler yaşadım, ve paylaşmadım sizinle, istemedim beni bu kadar yılgın, bıkkın ve çökmüş görmenizi, beni sevmeyenlerin haz almasını istemedim durumumdan, son bi kaç gündür dibe vuruşlarımın orgazmıyla doydum.
Hayat bana dibe çöküşlerden sonra çıkışlarında olabileceğini öğretti, aslında defalarca yaşatmıştı bana bunu ama inanmak istememiştim, kendimi en kötüsüne endekslemiştim hep, ama baktım ki birbiri ardına geliyor bu değişim, iniş ve yükseliş..
işte şimdi sıçrayıştayım ben.Şimdi ise tek bildiğim, inişim çıkışım kadar ani ve kısa zamanda olmayacak.
İnsanın yaşıyla değil olgunluğu, yaşadıklarıyladır.
Ama yaşının fazlalığıyla doğru orantılı olarak, yaşanmışlıklarıda fazladır insanın.
Ve insan olgunluğa değer birşey yaşamamış olup, yaşlıda olabilir.
Ya da yaşı küçük olup, çok fazla olgunda olabilir.
Ve benim açımdan yaşı küçük olan birinin olgun olmaması , yaşının fazlalığı gereği olgunluğunun da fazla olduğu düşünülen insanın aslında hayatına hiç bir şey katmaması ve aslında olgun olmayan nitelikte biriyle eşittir.
Neticede ben 1 gün daha olgunlaştım.
Unutmadan, herşeyiçinteşekkürlerstummscream.
26 Ekim 2009
Okumasanda olur.
Kararlıydım, yaptım ama başarılı olamadım.
Kalp atışlarımın hızlanmasına nefes almada güçlük çekmeme ve el titremelerime daha fazla dayanamayacağıma karar verip dün gece 3 sularında lamictalim'i içtim.
İlacı geç içmenin bünyeyi sarstığına bugün bir kez daha şahit oldum.
Uyku ilacımı da geç içtiğim için, bugün gittiğim kafede salya sümük uyumuşum.
Orda çalışan elemanların dürtmesiyle uyandım.
Resmen ağızımın suları akmış böyle:D
Ben hiç bu biçim kana kana uyuduğumu hatırlamam:D
Bugün iğrençliğim hat saffadaydı.
Mazur görün.
25 Ekim 2009
Kırmızı prezervatifli kız.
Başlık oldu sana kondom:D
Başlıksız yazı, kondomsuz bir penis gibidir.
Korunmasız sex tehlikelidir.Yeni bir canlı dünyaya getirme ihtimaliniz vardır.
Başlıksız bir yazdıda konudan konuya atlayıp yeni temalar yaratabilirsiniz.
Yukarıdaki başlık, kondom ve prezervatifte söz sanatları kullanılmıştır.
Mani ilacımı bırakmayı düşünüyorum.
Ben gayet iyiyim.
Ama 2 hafta sonra konrole gidicem, içmediğimi anlar mı acaba:S
Hiç olmadık bi zamanda olmadık bi yerde olmadık bir şekilde karşınıza mucizeler çıkar ya işte öyle oldu benimki.
Daha önceki bloglarımada bahsettiğim kadim dostum Emel'le inanılmaz deşarj olduk, son bir hafta içersinde.
Hayatın felsefesini çözdük.
Yetmedi sağlamasını yaptık.
Ve tabiki doğruydu.
Bir kaç kişi aşk-ı ilan edip beklenti içerisinde bulundular ama malesef hayal kırıklığına uğradılar.
Bu mani ilacı benim çılgınlıklarımı yok ediyor.
Kendimi çok yaşlı olgun hissediyorum.Çünkü uçuk olarak tabir edilen davranışlarımdan eser yok.
Manide artan cinsel istek, ilaçlarla kayboluyo lanD:
Aşırı güzelleştim bu ara
Ne giysem yakışıyor yahu.
Of midemde kuş sesleri ötüyor.
Acayip yetenekliyim bu sıralar okuyucu.
Gerçi her zaman öyleydim.
İtü'deki hocalardan tebrikler yağıyor.
Yeni dövme yaptırmayı düşünüyorum.
Göğüs ucuma yaptırdığım piercingin kenarlarında kabuklar oluşuyo arada.
İltihabik bir durum mu acaba?
Bence öyledir.
Acık yara.Vücudun kabul edemiyeceği bir metal parçası.
Cevabını bildiğim bir soruyu size niye soruyorsam.
Siz kimsiniz lan.
Popomun ortasından çıkan hava kabarcığı.
Kıskanmayı kesin artık.
Kötü düşüncelerinizi geri yolluyorum kıçınızla yer değiştirmiş olan beyninize.
Bağırsak beyinliler.
Beyin kıvrımlarınızdan çıkartabildiğiniz tek şey bok yığınları.
22 Ekim 2009
Şu navigasyon olayı beni bitirdi:D
Yarın ilk uçakla hooop Antalya.
Sonra hooop İstanbul.
21 Ekim 2009
Sevdim.
Bırak küçük dağlar yerinde dursun
Çoktan unuturdum ben seni çoktan
Ah bu şarkıların gözü kör olsun
Güzelsen güzelsin yok mu benzerin
Goncadır ilk hali bütün güllerin
Aklımda kalmazdı yüzün,ellerin
Ah bu şarkıların gözü kör olsun
Bir gülüşün var ki kaş çatar gibi
En sıcak sözlerin azarlar gibi
Hiç bağlanır mıydım çocuklar gibi
Ah bu şarkıların gözü kör olsun
Sonunda tuz bastın gönül yarama
Nice dağlar koydun nice arama
Seni terkedip de gitmek var ama
Ah bu şarkıların gözü kör olsun
19 Ekim 2009
Biri yerime solfej derslerine gidebilir mi?
Hastahaneye gittim.
11 Ekim 2009
Sevmeyin beni.
El kadar belim var minicik .
Kampüs Yolunda
Trafik yoğun dur kalk, dur kalk yaptığımız içinde kadının her seferinde arabayı geri kaydırdığına şahit oluyorum.
Derken bir motorsiklet serit değiştirmek için arabanın arkasından geçmeye çalışıyor ve güm.Kadın yine arabayı kaydırdığı için motorun kıçına doğru çarpıyor.Adam sarsılıyor ama düşmüyor.
Ulan kadın el freni kullan bari!
Ve biz tam 3 saat evet yanlış okumadın TAM 3 saatte köprü trafiğinden çıkmayı beklemiş bulunup o sabrı verdiği için tanrıya bir kez daha sükrediyor ve her eline 10 -15 milyar geçen orta sınıf vatandaşın 2 el araba alıp trafiği işgal eden sürücülerine bir kez daha küfrediyorum.
Arabalar şahsi 1 kişi için yol işgal ediliyor
Yahu toplu taşıma araçlarını kullansnız olmaz mı?
Jip sahipleri, yok ben toplu taşıma araçlarına binip seviyemi düşüremem diyorsanız size jip konforunda özel araçlar yaptırılır.Bilet fiyatlarıda pahalı olur böylece hiyerarşik düzenin yine üst kısmında olup yine ego tatmini yapmaya devam edersiniz.
Böylece trafikte işgal edilen yer sayısında büyük bir azalma yaşanır ve gitmek istediğimiz güzergaha 3 saat değilde 20 dakikada ulaşmış oluruz.
Hayali bile güzel değil mi?
Neyse köprüden çıktım Nişantaşı istikametinde ilerlerken yine trafik! sebebiyle durmak zorunda olduğum için yoldan geçen insanları gözlemleyip hareket yürüyüş ve tavırlarından insanları tahlil etmeye çalışırken gözüme 2 adam ilişti.
Adamlar sokak ortasında kulak kıllarını çakmakla yakıyolar.
Ulan tam 2 saat yarıldım:D
Ardından ben trafikte yine beklerken adamların yürüyerek beni geçtiğine şahit olunca şu kanıya vardım.
İstanbul'da yürüyerek istediğin istikamete daha çabuk ulaşırsın.
Add:Tanrı bize sağlam bacak kasları nasip etsin amin.
8 Ekim 2009
İki Çarpı İki
Tiyatroya gitmeye karar verdik.
Bugün gösterimde olan oyunlara bir göz attım ve devlet tiyatrolarında, konusunun; İki çift, iki ayrı ilişki, iktidar ve sevgi, evlilik ve monotonluk, aşk ve macera, kadın ve erkek, birey ve politika olduğu, İki çarpı iki'ye gitmeye karar verdik.
Saatide uygundu.
Ardından Cevahir B sahnesinde bilet kalıp kalmadığını öğrenmek adına telefon açıp hayal kırıklığına uğrayan ben, Emelle irtabata geçip bu hafta içinde o oyuna bilet alıp gideceğimizi planın iptal olmadığını sadece sarktığını söyledim.
Oda, planların altüst olmasıyla hayal kırıklığını uğramış bir ses tonu ile bu hafta içinde başka bir güne erteleyelim o zaman dedi.
Hem o gün için hastaya randevu vermem ve erken çıkarız dedi.
Onada banada uydu.
Gökten üç elma düştü.
İlki, günün geri kalanını hastalarıyla boğuşarak geçiren bir doktora
ikincisi, evde Antalya'dan gelen misafirini ağırlayan üniversite öğrencisine
Üçüncüsüde blog halkına.
Dikat et kafan yarılmasın okuyucu .
Milyonlarca kmden düşen elma onlarca tır çarpmış etkisi yaratır.
Biz önlemimizi adık.
Sende al.
Kondomlu yaşa.
4 Ekim 2009
FuckBuddy
Spending the night is optional
''we wanna take this and add that but this cannot be disturbed''
Sevgi açlığı duyan kadın aşık olduğu adamla yatarken fuckbuddy sıfatını kendine yakıştıramayıp şu soruyu sormaktan kendini alıkoyamaz.
do u love me?
Ve şu cevabı alır
yeah that instant
Koşulsuz kredi vermek gibi birşey bu.
Bütün sabah şımarıklıklarından, regl duygusallığından, el ele kahvaltılara gitme zahmetlerinden, mum ışığında romantik yemek isteklerinden, ilk tanışma, ilk buluşma, ilk sevişme hediyelerinden, '' sen bana destek olmuyorsun hiç...'', triplerinden uzak, nerde ve kimle olduğunuzun çok fazla üzerinde durulmayan bir ilişki türüdür.
Kadın sever, çoğu kadın sabahları uyanmak ister akşamında içine aldığı adamla, gülümseyebilmek ona.
Çoğu kadın içerden gelen kızarmış ekmek kokusuyla bir daha sevişmek ister portakal suyu tazeliğinde.
Islak sokaklar ister, soğuk ellerini ısıtmak daha büyük daha sıcak ellerde, yürümek ister, durup sarılmak, pamuk helva, kaçamak öpüşler yaşlıların ortasında.
Belki battaniye altında uyur uyanık filmler ister...
Karnının okşanmasını ister ağrıdığında, evde ped kalmadığında gecenin bir vakti sokağa fırlayan adam ister, pedin yanında çiçek.
Annesiyle kavgasını, arkadaşlarının dırdırını anlatmak ve kızdıklarına küfredebileceği bir omuz ister.
Ağladığında, göğüslerini avuçlayan o ellerden mendil ister.
Kıskanılmak ve rahat rahat arkadaşlarıyla erkeğini konuşabilmek ister, duygularını yansıtabilmek gözlerinden.
Oysa her şeyin vitamini kabuğunda değildir.
Hiç şüphesiz aşıktırlar birbirlerine, hangi adam aşık olmaz ki böyle bir kadına.
Yatakta çırılçıplak hayaller kurulur ''şöyle olsaydı keşke...'' ile başlayan.
İlişki biraz daha uzatılır kadın için.Hiç bir sevişme aynı değildir bir öncekiyle, ya daha yoğun, ya daha sert, ya daha başarısız, ya da daha kırılgan.
Türlü bahaneler hep hazırdır ilişkiyi başka bir yola sokmamak adına, büyük problemler, olmayacak, olmuyor türü sorunlar. Hayat içinde, yaşamsal anlamda tanımazlar birbirlerini, yatakta cümlelerle paylaşılmış karakterler vardır sadece.
Bir restoranda adamın üstüne garson bol kıymalı bir tabak lazanya dökse, adamın nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordur kadın.
Sağ kolunu yukarıya kaldırdığında sol memesinin altını öpeceğini biliyordur ama adamın.
Onu koruyabileceğini varsayıyor hatta hissediyor ama bilmiyordur.
Gerçi neyden koruyabilir ki, sert bir yastıktan mı yoksa kaşındıran bir yorgandan mı?
Çalan saatin alarmından korur ancak ve bindirdiği taksinin evine ekmek götürmeye çalışan şoföründen.
Oysa her şeyin vitamini kabuğunda değildir.
Adam onlarca kadını harcar, kadın hayatını.
Kaç masum bakışı öldürmüştür kadın aklındaki adam yüzünden.
Özgürlüktür kadının içindeki yıllar boyu sıkışan boşluk, adam bu özgürlük boşluğunu avcuyla doldurduğu için bilinçaltına dokunur kadının.
Net görülebilen ve hep güvenilen adam olur.Hayat ziyadesiyle boktandır.
Bazı zamanlar ilişki devinimini kaybettiğinde biraz yüreklenir adam.
''seviyorum!'' der, ''aşığım...'' ''sürünüyorum...'' der '' Ben böyle mutlu muyum sanıyorsun...'' diye göz yaşlarına karıştırır bazı orgazmlarını.
Böyle zamanlarda yalnızlığına biraz daha sokulur ve daha güçsüz bulur kendisini.Kadın bunu hissettiğinde daha çok kollarının arasına sarmak ve kollamak ister adamı, tamir etmek, onarmak.
Kendi yaraları geçer onu onarırken.Hayat ziyadesiyle boktandır.Bu adam ve kadın bir fincan hatrı artırılmış kahve tadında ve kahve falı yalanında yeniden sır gibi sığ ve karanlık denizlerde salınırlar.
Önemli bir ruh kirliligi yaratir.Kişinin en dipte oldugu zamanlarda, kendisinden nefret etmek istediginde, günlük hayatta aşağıladiği, nefret edilesi kişilerle birlikte olarak bir nevi kendisinden intikam alma bicimidir.
Cinselliği yaşayabileceği partnerler bulmak konusunda sıkıntı yaşayan erkek kendisinden hoşlanan "kolay lokma" statüsünde bir kadın bulduğu zaman ona bu sıfatı layık görür; gözden ırak tutup, geleceğe dair umut vermeden ihtiyaç duydukça mastürbasyon malzemesi olarak kullanır.
Kadınlar onlar için havanın hoş olduğunu iddia etseler de böyle bir ilişki biçimini doğal şartlarda benimsemezler.Erkek kadının da onunla aynı şekilde hissettiğine inanmak istediği için inanır.
Kadınlar inkar etseler de deli gibi aşık oldukları erkeklerle; sırf onlara yakın olmak / onları kaybetmemek için ve -farkında olmasalar da- "bir gün beni sevecek" umudu taşıdıklarından böyle bir sosyal pozisyonda olmaya tahammül ederler.
Eğer erkekseniz ve "sevgilim" demeye utandığınız bir kadının duygularıyla ve hayatıyla, otuzbirden birazcık daha zevkli bir mastürbasyon için oynamak sizi rahatsız etmiyorsa; gidin bir psikoloğa görünün derim.
Dostluk aşktan çok daha üzücüdür; çünkü daha uzun sürer." demiş wilde. Öyleyse yarın taraflardan biri ciddi bir ilişkiye başlayınca birbirlerini görmeye tahammül edebilecek mi?Taraflardan biri ötekini gerçekten hiç sahiplenmiyor mu?
Ayrıca; artık çok nadiren sohbet ettiğiniz, birbirinizi anlamaya çaba göstermediğiniz, ruhsal açıdan kendinizi başkalarına yakın hissettiğiniz, başkalarıyla eğlendiğiniz, başkalarıyla vakit geçirdiğiniz, sizle olan bağı manevi olarak sona ermiş, cinsel boyutu devam eden ama yine de adına sevgili dediğiniz, çevrenize de öyle tanıttığınız, kendinize de böyle kabul ettirmeye çalıştığınız kişinin zamanla dönüşmesinin kaçınılmaz olacağı nesnede fuckbuddy sınıfına girer bence.
Add:Söz konusu ilişki, ilişkideki adamın korkaklığı sonucunda ortaya çıkmıştır.Ama onlarca kadın boğulur arkalarında, koca bir ömür çürütülür.
Adı konulmamış bir ilişkiden, adı konulmamış bir ayrılık.
Metropol yaşamı için marjinaliikten giderek norma dönüşen ilişki biçimi.
'
iyi mi kötü mü ?
'
Sadece mide meselesi
'
Evet midem kaldırdı.
İsteksiz,biz,onlar yoklar, aslında hiç olmadılar.defol.
you just stood there screaming
fearing no one was listening to you
they say the empty can rattles the most
the sound of your voice must soothe you
hearing only what you want to hear
and knowing only what you've heard
you you're smothered in tragedy
you're out to save the world
misery
you insist that the weight of the world
should be on your shoulders
misery
there's much more to life than what you see
my friend of misery
you still stood there screaming
no one caring about these words you tell
my friend before your voice is gone
one man's fun is another's hell
these times are sent to try men's souls
but something's wrong with all you see
you you'll take it on all yourself
remember, misery loves company
misery
you insist that the weight of the world
should be on your shoulders
misery
there's much more to life than what you see
my friend of misery
you just stood there creaming
my friend of misery
3 Ekim 2009
hı hı
Reader:Evet
im:Doğum kontrol hapları kilo aldırmıyor.
Reader:oo süper.
im:Bide düzenli kullanmaya alışsam:/
Tanrı aç bırakmasın o yea.
2 Ekim 2009
Buda güzel
3 öğrencim var oh mis:D
30 Eylül 2009
Papucumun Babası
Hayır diyemedim.
Neden bilmiyorum.
Son üç gün içinde herşeye 'he de geç' yöntemini uyguluyorum.
Uyumadan önce düşünceler trafiğiyle boğuşup benzini biten beynimin anca sabahın ilk ışıklarında makinenin motorunu soğutmak için arıza şeridine çekmesiyle uykuya dalan ben artık rahatça uykuya dalar oldum hatta günü uyur-gezer bir şekilde tamamlıyorum.
Babam tanrı cezanı veriyor işte senin ama sen farkında değilsin dedi.
Manimi buna bağladı.
Benden siniri çıkarmak için canımı acıtmaya çalıştı.
Bişeylerin intikamını alır gibi konuşurken duyduğu haz ses tonuna yansıyordu.
Neden çünkü annemi sevmediğini ondan boşanmak istediğini söylerken ve o gün başka kadınla yattıktan sonra başına kaktığım ve haklı olduğumu bildiği için suskunluklarını benim açığımı yakaladığında kustu.
Bu kadar yüzsüz nasıl olabiliyor
Nasıl, hangi yüzle bana babalık taslayabiliyor ?
Kendisi fazla mükemmel süper
Daha öncede dedim.
Git özlemedim seni
Sevgilinle güzel zamanlar geçirmeye devam et
Rahat bırak beni
29 Eylül 2009
İnsan ve Ötesi
how i feel today?
Ha bide babam tatilden döndü.Aptal psikiyatr mani dönemimde aşırı para harcamaları yapabileceğimi sölemiş babama.Kredi kartımı aldı elimden sınırlı harçlıklarla geçiniyorum.Zaten geçmiş dönemde yaptığım aşırı harcamalardan babamda şikayetçiydi.Yaptığım alışverişler fazlaca ve gereksizmiş ona göre.
Bide gece plağı yapırıcam babama.Uykuda dişlerimi gıcırdatıyorum ve aşınıyo.Bi kaçta dolgum var onları yaptırırım.Sigara ve kahvedende sarardı.Bide beyazlattıkmı oh mis.tam süper olur.
28 Eylül 2009
sleepisequivalenttodeath.
İlaçların beni mallaştırdığını hissediyorum.Sersem gibiyim bütün gün uyudum.
Yaşamak istemem
Bana önerilen herşey
Bana dayatılan yaşantı
İşe yaramaz bir çöplük!
Yarattığınız sistemler
Kullandığımız yöntemler
Yaşamak istemem aranızda!
Belki de terslik bende
Yapamadım bu düzende
Kaçacak delik arar oldum
Sürüngenler şehrinde
Eğitilmiş köpekler
Doymak bilmez maymunlar
Yaşamak istemem artık aranızda!
Benden bir ruhsuz yaratmayı
Nasıl başardınız?
Benden bir hissiz yaratmayı
Nasıl başardınız?
Benden bir uyumsuz yaratmayı
Nasıl başardınız
Benden sizden biri yaratmayı
Nasıl başardınız?
Yaşamak istemem artık aranızda!
Hiç
Ama ne gerek vardı
Hiçbirini seçemedi sonunda
Kelimeleri önüne yayınca.
26 Eylül 2009
Manik depresif
Tedavinin ömür boyu sürebileceğini ve ilaçlara ömür boyu devam etmem gerekebileceğini söyledi. Büyük bir yıkım büyük bir hayal kırıklığı ile şoka girdim o an birşey düşünemedim.Ne hissediceğimi bilmiyordum.Sustum.Beyin loblarımda maniye yenilerek kargaşa halinde birbiriyle çarpışan ve savrulan kelimelerimi özgür bırakamadım.
25 Eylül 2009
Deneyim vol.1
Kampüs hayatında kimse için birisiyle çakışma.
Kimse'yle muhabbetin bitebilir.
Çakıştığın kişiyede işin düşebilir.
24 Eylül 2009
WTF!
Sevgilinle güzel zamanlar geçirmeye devam et.Dönme hiç.
İyi tatiller.
Baba.
23 Eylül 2009
Subconscious of world
Doğa koleji üniformasıyla beykent ayazağa kampüsündeyim.
Doğadan arkadaşları görüyorum.Sohbet filan ediyoruz sonra arkadaşlar bana, sınav yapılacağını söylüyolar.Herkes bir gün önceden kimlik bilgilerini kodlamış sınav kağıdına, ertesi gün sınavda zaman kaybetmesinler diye..
Ama ben bi önceki gün derse girmediğim için cevap kağıdıma kimlik bilgilerimi kodlamamışım.
Sonra birden, bizim evin bahçesinde görüyorum kendimi rektör elinde cevap kağıtlarıyla geliyor ve bana bi tane cevap kağıdı veriyor.Gelmeseydim boşuna zaman kaybedicektin diyor ve kimlik bilgilerimi kodluyorum.Sonra rektör öğrencileri bizim eve çağırmış burda sınav yapıcakmış.Birsürü kişi bizim alt kata doluşuyorlar ve sınav yapılıyor.Sınavın bitmesine yakın rektörün işi çıkıyor ve gitmesi gerekiyor.Banada cevap kağıtlarını sen toplarsın yarın odama bırakırsın diyor.Bende rektörün gitmesiyle yapamadığım soruları topladığım cevap kağıtlarına bakarak yapıyorum. Oh mis:D
Bu neye delalet lan o yeah.Rektör filan:D
Bilinçaltıma koyim.Fanteziye bak.
22 Eylül 2009
Evim Evim Güzel Evim
planlasamda kadim dostum Elmas bütün planımı bozdu.Evime
baskın yaptı.Geceleri uyumayıp bütün geceyi cam tepesinde djarum içip, boğazdaki gemileri
seyrederek geçirdiğim için akşam üstü Elmas'ın sayesinde kalktım.
Kardeşine gidiceğini söyledi.Hemen hazırlan sende geliyorsun.Yat yat nereye
kadar anladık dss* tribindesin.
Bkz dss tribi:http://gshnt.blogspot.com/2009/09/hiclik-ifadesi-varsa-biraz-ondan-alaym.html
Ama normale dön artık!
Neyse gittik falan hoş sohbet muhabbet derken içmeyi planlayıp sabaha karşı açık tekel arama arayışına girsekte bulamayıp elimiz boş eve döndük.Kendimizi kretekle avuttuk.Orda kaldım.
Abi elmasın ne tatlı kuzeni varmış öyle dibim düştü yahu küçük olmasaymış iş çıkardı da:P
Yaşıtlarına acıyorum lan ben bile eriyip bittiysem liseli daha kendileri biraz daha büyüdükten sonra olabilir aslında ne olmuş kadın büyükse yani.Seda bacım kaç koca eskitti öyle.İdolümsün anam.[yalan]
add:Evim gibisi yok lan.valla bak.
20 Eylül 2009
Hiç bir penis hayat kadar sert değildir!
Gülüyoruz yalanına karşılıklı, anlayışlı
Dalgakıranlardaki banklarda çıkardı ayakkabılarını
Bak, dedi, köprü ışıkları siliyorlar yıldızları
Kazıyınca yaldızlarını, altlarındaki demir paslı
Ateşe vermeli onları ama
Her yerde yangın çıkışları..
Sordum, niye sattın diye yoksulluğunu?
Dedi, elimdeki sadece oydu.
Niye sattın vücudunu?
Daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhumu?
Herkes, dedi, merak içinde
Ölümden sonra hayat var mı? diye
Boşuna düşünürler.
Sanki hayat varmış gibi ölümden önce
Sevdim seni ama bir şekilde,
Hüzün var diye belki gözlerinde
Eğer sever gibi sarılırsan da
Bu vücut sana bedava.
Aslında derdim; çok gençsin daha
20′yim dedi,
Ama ruhum tam 1000 yaşında!
Kayalar kesti ayaklarımı,
Yine de bir şey hissetmek güzel hala...
Bu dalgakıranda
Tek başıma bu vücutla fırlatıldım bu dünyaya
Aşk da basit, pişmanlık da,
Hayat hoyrat bu zamanda
Şahin kuşa, kuzgun leşe,
Ben değil bu dünya fahişe!
Korkum; çığlık atan adam gibi, tablodaki şakağımda ellerim
Hep kaçarken, tek kişilik dünyayı ben artık nasıl severim?
Anladım, senin kalbin birinde
Geceyle gündüz, o hep seninle
Sarıldı, ağladı saatlerce
O yine işe gitmeden önce
Aslında derdim; çok gençsin daha
20′yim, dedi
Ama ruhum tam 1000 yaşında!
Kayalar kesti ayaklarımı
Yine de bir şey hissetmek güzel hala
Bu dalgakıranda
Tek başıma bu vücutla fırlatıldım bu dünyaya
Aşk da basit, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda
Şahin kuşa, kuzgun leşe,
Ben değil bu dünya fahişe!
Dede ben Deist'im.
Babaanne-dede ikilisi vefat ettikten sonra geriye kalanları memnun etme çabasından ibaret benimki.
'Dede ben deistim ve sizin kutladığınız dini bayramları kabul etmiyorum.Çünkü dine inanmıyorum'
Deyim yerindeyse 'eski toprak'ların inanç özgürlüğünü pek olağan karşılamamaları bilindik gerçekler arasındadır.Her konuda baskı görmüş insanlar, yeni neslin bu derece özgür düşünüp hareket etmesini hazmedemezler.
Onları hayal kırıklığına uğratmamak adına benden bekleneni yapmayı planlıyor, ellerini öpmeyi düşünüyorum.
Mantık olarak değerlendirmeye çalışıyorum bu olayı.İki büyüğümün içten içe istediği, onları onurlandırma merasimine uygun davranıp onları hoşnut edip, ellerini öpmek
; Evet benden büyüksün sana saygım var.Yaşanmışlıklarınada.. Ellerini başımın üstüne koyacak ve onlara somut bir delil bırakacağım.Üstünlüklerine dair.Onların egolarını tatmin edeceğim.
Bu çokda zor olmasa gerek?
17 Eylül 2009
Taksim' li Günler
Taksim&Bar
Taksim'se, eğlenmek için gidilebilecek, malzemesi en bol semttir. Gecenin yarısında oturduğunuz barda çıkan kavgalar işin tuzu biberi olur. Özetle Taksim güzeldir, eğlencelidir, tuhaftır ve bilimum benzeri şeydir. Biz de bu barlar deryasına bir rehber hazırlamak amacıyla Taksim'de bar turuna çıktık. Bilinen ve bilinmeyen detaylarıyla Taksim rock bar dosyası...
Dorock
Taksim'de mekanlara göre ayrım yapıldığında, rock barların son yıllarda en bilindik olanı Dorock'tan bahsetmek gerekli. İmam Adnan Sokak'taki (Vakko'nun karşı sokağı) ucuz rock bar havasından sıyrılan ve içine girdiğinizde gürül gürül heavy kültürünü hissedebileceğiniz bir mekan. Dorock tayfasında özellikle gotik hatun kişi sayısının bol olması sebebiyle bu hatunların sempatizanı olan "metalci" gençlik, akın akın mekanı doldurmaya başladı. "Hatunla, gotikle, punkla işim olmaz ben müzik dinleyip kafa dağıtmaya geldim," düşüncesinde olanlar zaten kendini fazlasıyla belli ediyor.
İki kattan oluşan ve sahnesi bulunan barda hemen her hafta amatör rock gruplara yer veriliyor. Mekanı özel kılan önemli ayrıntılardan birisi ise Türkiye'nin ilk metal barı olması. Hafta içi ve hafta sonu klip gösterimleri ve underground metal müzik esintilerinin hissedilebileceği Dorock, ayrıca sürekli müşterilerinin bara gelemediği günlerde internet üzerinden yaptığı canlı yayınla aradaki bağı koparmıyor. Büyük bir konser ve klip arşivine sahip mekanda şişe bira fiyatı 4 YTL.
Peyote
Taksim'de canlı müzik çalınan mekanlardan en önemlilerinden birisi Peyote'den bahsetmeden geçmemeli. Yazının başlangıcı metal barla olsa da yavaş yavaş daha alternatif tatlara kaymakta fayda var. Hafta içi ve hafta sonu bir çok grubun sahne aldığı mekan üç kattan oluşuyor. Öğlenleri teras katında çay kahve içip, akşam olduğunda da bir alt kata inip canlı performanslara eşlik edebileceğiniz Peyote'de bira fiyatları 4-5 YTL arasında. Peyote gençliği renkli ve eğlenmeyi seven sabit bir tayfadan oluşuyor.
Jolly Joker Balans
Balans ve Manevra filminden dolayı bir sürü insan Balans'ı (yeni adıyla Jolly Joker Balans) Teoman'ın sanarak ciddi bir yanılgı içine düşmüş bulunuyor. Canlı performanslar dışında müzik tarzında kendini sabitlemeyen mekanda bira damıtımı ve yapımı hakkında bir öngörü sahibi olabilirsiniz. Canlı performanslarda yerli ve yabancı gruplara yer veren Jolly Joker Balans iç dizaynı ve yıllardır kemikleşmiş seyircisiyle Taksim'in en bilinen barlarından biri. Bir fiyatı ise 8 YTL. Zaten kış da geldi, sahlep içilir...
Babylon
Babylon, gerek izleyici kitlesi gerek canlı performanslarının kalitesiyle son yılların en önemli markalarından biri. Yerli ve yabancı birçok gruba sahnesini açan Babylon, Taksim'in şüphesiz en iyi canlı performans izleyebileceğiniz mekanlarından biri. Mevzu bahis edilmesi gereken bir nokta, Babylon'un fiyatları tabii ki. Babylon'a sevgili götürülmez, götürülüyorsa da harçlıkla gitmemek lazım acır, acıtır diyelim... Orada da sahlep içilir, muhallebi yenir...(Her şey öğrenciler için)
45’lik
Canlı performansları olmasa da gönüllerde taht kurmuş bazı mekanlar var, ki tatlarından yenmez. Yıllardır bildiğim ve ara ara uğradığım 45'lik, bunlardan birisi. Geçen kışın ortalarında yol parasını ayırıp geriye kalan 1,5 YTL'ye bira içmemi sağlayan güzel bir bardır (Biranın 1,5 YTL olmasına bana özel değildi, öyle bir kampanya yapmışlardı; neden, bilemiyorum...). İçeride çalan müzikten bahsetmek gerekirse, Şebnem Ferah çığlığından sonra Alice Cooper hırıltısı duyulabiliyor. Müzikler arasında o kadar hızlı geçiş yapıyorlar ki, yaşlanıyorum hissine kapılıyorum. Son olarak içkiyi fazla kaçırdığınızda sevgili mekan çalışanları (45'lik'i çok seviyor olduklarından!) Bir bira fiyatı yerine iki bira ücreti alıyorlar. Fark ettiğinizde pek hoş olmuyor gerçekten...
Bohem
Yavaş yavaş daha sakin ve yine rock mekanlara geçildiğine bohem'den bahsedilebilir. Yabancı rock parçalar dışında yerli grupların sesini de duymanız mümkün. Bira fiyatının ucuzluğuna kapılıp (3,50 YTL) ölçüyü kaçırdığınızda Tanju Okan isteği yapmanız olası. bohem'in üst katının merdivenlerine dikkat etmek lazım, maazallah merdivende kol-bacak bırakma olasılığı yüksek...
14 Eylül 2009
Yazıya yaptığım yorumu blog yaptım.
Fazla ıslak bir gün
Add: Ağzımın 242345 metre açıldığına takılmayınız.İki eli havada 'piiiz' modunda takılan şahsiyet, orta parmağımı ısırdığı için surat ifademden de anlaşıldığı üzre gülmekle pöykürmek arası sıkışmış ve ikisinide yapamayıp 'aaaaaaaaaaah' modunda acı içinde kıvranmayı seçmiş olan kızıl saçlı kırmızı gözlüklü şahtiyet benim.
Evet o benim:D
Ter kokulu, tüm günü +bonus rock card'la yapılan fastfoot + bira + su üçlüsüyle tamamlayıp, seyyar wclerde boşaltım yapan, müziğin ritmiyle sabaha kadar dans eden ve gün aydınlanmaya başladığı zaman ise 1km yol yürüyüp kamp alanına varan, sarhoş kafayla 5-10 dakika çadırı bulma telaşesine giren, çadır bulma işleminden sonra çadırda uyuma teşebbüsü gösteren ancak gerçekleştiremeyen, sonraki günlerde gerçekleştirse bile öğleye kadar uyuyabilen. (Çadırın içinde kalmak sıcaktan malesef namümkün) Kalkıp sıcaktan bolca su+bira tükettiğimiz ve midemizin, günlerdir ne meyve ne de sebze sindirememiş, düzensiz ve eksik beslenmiş olmasına istinidaden isyanını 'goruldayarak' göstermiş olmasına (e haklı tabi ne vitamin alıyoruz ne bişey oda halsizlik yapıyo neticede) bile dayanan o yorgunlukla açbilaç tekrar festival alanına 1 km yürüyüp karın doyurma, ardından içkileri alıp sahneye doğru ilerleme enerjisine sahip varlıkları görmektesiniz.
Reader:Yürüyün be kim tutar sizi!! Rock n HERO.:D
Sadece anlatılanlarla yetinseniz de sıcak, ter, kir, içki ile bütünleşen pörsümüş insan modeli olmadığınız için şanslısınız diyebilirim.Nitekim kaçırdığınız şeylerin çok daha fazla olduğunu söyleyerek ettiğim motiveyi geri alma konusunda da birebir olduğumu söylemeden geçemiyeceğim.
Tazyikli suyla ferahlama imkanı bulan ben, olayı biraz abartıp barikattan eğilip önümdeki iriyarı görevliye seslendim.
'SU SUUUUUU '(çok acıklı lağn)
Oda hortumla, suya aç çiçekleri sulayan bahçivan edasıyla, ne kadar makbule geçtiğinin farkına varıp, olayın gazıyla sırıtmaktan ağzı 5 karış açık kalmış görevliye seslendi.Bayan görevli biraz yaklaşıp önce suyu püskürtmeyi tercih ettti.Kadının yaptığı bu atak bile saçlarımın ıslanmasına yetmişti (en çok stres yaşadığım nokta ise saç rengimin akacağı endişesi oldu, kızıl kullanmak zor bayanlar çok iyi bilir.. (add:Her duşda bir ton açılma kabasitesine sahip renk;kırmızı ve tonları)
'Yetmediiiiiiiiii!!!'
Diye bağırdım.
Ardından tekrar geldi ve 'Ey kafanı ıslatayım' dedi.
Dediğini tereddütsüz yapan ben, kızgın güneşin sıcaklığıyla kurumaya meyilli saçlarımı erkek arkadaşımın omuzlarına çıkarak bir o yana bir bu yana sallarken kendimi şampuan reklamlarında hissetmedim de değil :P
Aradan bi kaç şarkılık zaman geçti ve ben içkinin etkisiyle yine gaza gelip görevliye seslendim oda akabinde kadını benim olduğum istikamete yönlendirdi
Tekrar ıslat!!!!!!
Şeklinde istek gelince dayanamayıp o gazla üzerime tazyikli suyu doğrultan sadist görevlinin, basınçlı suyu sayesinde 5-6 sıra gerileyerek seyircilerin arasına girdim.Tutup beni öne doğru ittiler ve yerime gelmeyi o sayede başardım.Suyun üzerime gelmesiyle zaten insanlar bi dumur moduna girdiler bi tırsıp açıldılar kenara filan.
Medyadan arkadaşlara iyi malzeme çıkardığımı belirterek Rock n Coke heyecanını iyi yansıtan gençler arasında yer aldığımı düşünüyorum.
Görevlilerin arasındaki basın ekibide yaşanan bu küçük kaosa şahit oldu ve
Şak şak şak deklanşörler patladı filan sonra arkadan bi ses işittiğimi hatırlıyorum;
- Kadına küfür mü ettin naaptın:D
Olayın şokuyla kilot - sütyen kombinesi dahil üzerimde bulunan kumaş parçalarının her santimetre karesi sırılsıklam olsa da gülmekten yerlere yatan ben, içki ve müziğin eşliğinde dans edip 'güneş kurutsa bari' şeklinde iç geçirmelerimin üzerinde durmayıp kadim dostlarımın gazıyla görevli kadını tekrar çağırdım.
Kadın - Yeter artık zatüre olacaksın!
Demesine rağmen saçımı ıslat diretmelerime dayanamayıp son bir kez daha saçlarımı yıkadı
(o an aklımda, ne akmaya yüztutmuş bakır kızılı saçlarım ne de dağılmış yüz makyajım vardı)
Sadece gülme krizi yaşadım.
Cebimdeki kapaklı cep telefonumun ıslanarak mefta olduğunu çadırda soyunurken anlayan ben, geriye kalan son 2 günde aileme ve yakın çevreme ulaşamayacak resim & video çekemeyecek olmanın azabı içerisinde;
'Ulan .ıçtık yahu şöför arabayla gelicekti almaya, bu yorgunlukla yol mu çekilir' repliğine girmiş olsamda şöförsüz dönüşünde ayrı bi tad verdiğini belirtmek isterim.
Özledim lan.Bana atraksiyon lazım.
Add:Kusmak yok yola devam!:D
FESTİVAL ALANI VE BİZ:D